“Binlerce ölü vardı. Ben de bir gün onların arasına katılacaktım ama hiç değilse o zamana dek toprağın üstünde çok fazla kendimi yormadan, üzmeden yaşayıp gitmek istiyorudm.”
“Çünkü o bilindik, tanıdık geç kalmışlık hissi beni yine esir almıştıve yerimden kalkmama izin vermiyordu. Öyle ağır bir duyguydu ki bu; sanki her şey için geç kalmıştım ve artık bundan sonra ne yaparsam yapayım bir şeyleri değiştirmeye gücüm yetmeyecekti. O yüzden de olduğum yerde zaman geçsin diye beklemekten başka bir çare kalmıyordu geriye.”