''Ne halde olursan ol.'' diye sevgiyle mırıldandı. ''Yüzün kırışıklıklarla dolsa da .....Artık yürüyemeyecek kadar yaşlansan da...Bana böyle gülemeyecek kadar ağzında diş kalmasa da....Ben tek bir şeye sahip olsam yeter....Gözlerin....Bana gözlerin yeter sevgili karıcığım...O güzel gözlerin yeter.Yeter ki onlar bana hep böyle sevgiyle baksın...Bana hep böyle ışıldasın! Dünyada daha başka bir şey istemem.''
''Karıcığım,anneciğim,sevgilim,çocuğum,ablam ve küçük kardeşim. Sana hasretim.Geberiyorum senin için .Büyük adamım ve kusurları bile harikulade kadınım benim. ''
Ömürlerinin kayda değer bir bölümünü birtakım ofislerde geçirecek, pazar sabahı takım eşofmanlarıyla Hürriyet almaya gidip, dönüşte "Karıcığım, simit yeni çıkmıştı, dayanamadım.” diyerek hayatlarının ne kadar muhteşem, ne kadar kusursuz, ne kadar hep hayal ettikleri gibi olduğunu muştulayacak erkeklerdi hepsi. Ya da bana öyle gelmişti masanın diğer ucundan bakıverince. Ülkenin iyi okullarından topladıkları diplomalarının ve biricik annelerinin umutlarını boşa çıkarmamak için ant içmişler sanki. Şiirsiz adamlardı. Evet, şiirsiz!
Yaşarsın karıcığım,
kara bir duman gibi dağılır hatıram rüzgarda.
Yaşarsın,
kalbimin kızıl saçlı bacısı
en fazla bir yıl sürer yirminci asırlarda ölüm acısı.
Nazım Hikmet
"Dünyayı bütün olarak görebilirsen muhteşemdir karıcığım... Ama sen sadece toprağa bakarsan onu çamurdan ibaret sanırsın. Çamura bakarak yaşamak işini giderek zorlaştırır. Yaşamın ritmini kaçırmaya başlarsın. Önce kendine sonra da tüm canlılara düşman olursun."
Bir tanem!
Son mektubunda:
“Başım sızlıyor, yüreğim sersem” diyorsun.
“Seni asarlarsa, seni kaybedersem” diyorsun;
“Yaşayamam”
Yaşarsın karıcığım,
Kara bir duman gibi dağılır hatıram rüzgârda;
Yaşarsın, kalbimin kızıl saçlı bacısı
Ün ikindiye döner
Gölgeler dökülür duvarlarına.
Sen yattığın yerde, kulaklarında sesler,
'Ben nerdeyim?' dersin, 'buradaysa da kendin.'
Derken efendim
başlar tutuşmaya
demirli pencerenin camı
yani dışarda akşam olur,
bulutsuz bir bahar akşamı.
Ve içerde baharın en kötü saati budur asıl.
Velhasıl
Pul pul ışıltılı derisi, ateşten gözleriyle
Bilhassa fasl-ı baharda ram eder kendine içerdeki adamı
hürriyet denen ifrit
Bu bittecrübe sabit karıcığım,
bittecrübe sabit.