Kurgu, sadece bir şeyleri hayal edebilmemizi değil, bunu kolektif olarak yapmamızı sağladı. Bu sayede İncil'deki yaradılış hikayesi, Avusturya yerlilerinin Dreamtime mitleri ve modern devletlerin milliyetçi mitleri gibi ortak mitler yaratabiliyoruz. Bu mitler Sapiens'e büyük gruplar halinde esnek bir işbirliği yapabilme becerisi vermiştir. Karıncalar ve arılar da çok büyük gruplar halinde çalışabilirler, ancak bunu yalnızca çok katı bir biçimde ve sadece akrabalarıyla yaparlar. Kurtlar ve şempanzeler, karıncalardan çok daha esnek biçimde işbirliği yaparlar, ama onlar da sadece yakından tanıdıkları az sayıdaki üyeyle yapabilirler bunu. Sapiens ise sonsuz sayıda yabancıyla çok esnek bir şekilde işbirliği yapabilir. İşte bu yüzden Sapiens dünyayı yönetirken, karıncalar bizim artıklarımızla beslenir ve şempanzeler de araştırma laboratuvarlarında ve hayvanat bahçelerinde kafes altındadır.
Her devrin kitabı...
Evet bu nadide eser her devrin kitabı olabilecek her ulusu ve dünyadaki her coğrafyayı anlatabilecek bir toplumcu eserdir.Bir lider zalim,barbar veya cenk hayranı olabilir lakin aptal olmamalıdır.Bu eserde en ufak düşünceye bile sahip olmayan bir lider ve ondan aman dileyen karıncalar haddizatında yazar liderin bu akılsız yönüne dikkat çekmesi tam yerine olmuş.Ulusların lider bekleyişleri harekete geçmemeleri kitaba incelik ayarı vermiş gibi, kısacası 7-70'e herkesin okuması gerektiğini düşündüğüm bir kitap.
Ne zaman bir yılgınlık, bir umutsuzluk çölde karıncaların üstüne, hemen anında ona karşı bir umut sözü bir ışık gibi yayılıyordu karınca ülkelerine... Ekmeksiz,susuz, havasız yaşayabilirlerdi de karıncalar, umutsuz yaşayamazlardı.
Bu yeni icatlar artık karıncalara karınca olduklarını unutturmuştu. Hiçbir karınca karınca olduğu günleri anımsayamıyordu bile. Bellekleri yunmuş arındırılmıştı. Borazanlar, radyolar, sinemalar, televizyonlar, gazeteler onları her gün yeni bir kalıba döküyorlardı. Karıncalıklarıyla birlikte de karıncalar türkülerini, eski babadan atadan kalma şiirlerini, destanlarını, kilimlerini, evlerini, saraylarını, yollarını, yordamlarını unutup gitmişlerdi. Hiçbir karınca, en tuhafı da buydu ya, hiçbir şey yaratamıyordu. Bu yeni icatlar, hepsi neyse ne karıncaların yaratıcılıklarını ellerinden almıştı. Her karınca şimdi artık filler sultanına yaşam suyu, çiçek özü, türlü yiyecek arayan, ona saraylar kuran, taht yontan birer makina olmuştu. Ama hiç düşünmeyen.
Bir insan kendini sınırladığı ölçüde sonsuzluğa da yaklaşmış demektir; özellikle dünyaya sırt çevirmiş gibi gözüken bu tür insanlar, özel malzemeleriyle kendilerine karıncalar gibi tuhaf ve gerçekten bir defaya özgü küçük bir dünya modeli inşa ederler.
Kıyamete kadar fillerin kölesi olarak yaşamak... Böylesi bir yaşam yaşamaya değer mi?
Değer, yaşamak her şeye değer, dediler karıncalar. Ölüm umutsuzluktur, oysaki en kötü yaşamda bile her gün umut güneş çiçeği gibi açar.
Önce karıncaları on beş, yirmi, kırk, bin parçaya bölmeli, sonra da bu her bölüğü ötekine can düşmanı etmeliydi. Bölünmüş karıncalar, hiçbir zaman bir güç olamazlar, sonuna kadar da tutsak kalırlardı.
Açık Kalp Ameliyatı
Sana söyleyemediğim şeyler var
Borsalar iflas ediyor kuşlar intihar edince çoktan seçmeli ölüyoruz yani hiçbir şey
Ekonomi haberlerinden de anlamıyor ki kapıcılar, ne ekmek ne de süt belki de hepten!
Hiçbir şey diyorum evet biraz gökyüzü biraz çarpım tablosu biraz da yoksul gramofon
Matematiğe inanmıyorum, coğrafya defterime