Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.13
·
Puan vermedi
Empresyonizmin manzaradan kağıda dökülen en saf ve yalın hali, hayallerin içgüdüselliği, insanlara verilen imge, şehirlerin insanlara yüklediği dönüşüm, doğanın ihtişamı, suretin ruhta uyandırdığı mutlak etki, hayatın anlamı olan genç kızlar, Proust ve bu toplamın harmonisi olan kötülük çiçekleri.
1919 yılında Fransa’da Goncourt ödülünü alan
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Uğultulu Tepeler bilindik romantik aşk eserlerinden çok farklı; kin, öfke ve nefret ile kurulan olay örgüsü, geniş roman kadrosu ve kötü bir karakterin intikam hikâyesi bize Uğultulu Tepeler'in yaşlı kâhyası Nelly tarafından aktarılır. Eserdeki bu katmanlı anlatım, Nelly'nin Lackwood'a, Lackwood'un bize anlatması hoşuma giden noktalardandı.
Dünyaya haykırmak isterken giderek kabuğuna çekilen insanoğlunun hikayesi..Öfkelerini, kırgınlıklarını, isyanlarını dile getiren duyguların kitabı..Kahramanımız kırklı yaşlarındadır ve gençlik günlerini de sorgulamaktadır. Yeraltına sığınmasının nedenleri ise her zaman geri planda kalmış olması, zeki biri olduğu halde toplum ve arkadaşları
10/10 puan verdi
·
Beğendi
“Büyük pişmanlık duyuyorum evet, umarım içimde yanan yangın bir gün son bulur. Ben de bir yerlere tutunup, insanca yaşamayı beceririm umarım. Aksi takdirde hazin bir sonum olacak belli. İlerleyen günlerde neler yaşarım, hayatımda değişen şeyler olur mu?”
Zaman akıp giderken içimdeki karamsarlık da günden güne büyüyor…
Her geçen gün kendimi kötü hissediyor ve yaşama isteğim azalarak kayboluyor…
Her şey keyif vermekten ziyade aksine ızdırap veriyor...
Hayatın anlamını bulmaya çalışırken, hayatın anlamsızlığı karşılıyor beni… Anlam yüklemeye çalıştıkça, anlamsızlaşan hayat karşısında karışık duygular içinde kalakaldım…
Karışan kafam mı sadece; yoksa duygularım mı?
Şiir kitabı okumayan ben kitabın müptelası oldum. Neden mi? Çünkü bu kitapta 40 yıllık bir tarih kokusu var. İnsan var hayvan var ses var ölüm var. Bir araya geldiğinde anlamsız karışık gibi görünen kelimelerin kaosunu okumanın sizde uyandırdığı derin duygular var. Kısacası bu kitapta hayat var çok beğendim demek isterdim ama daha da ötesinde bayıldım. Ayrıca kitaptaki tüm şiirlerin YouTube uygulamasında playlisti var onu da dinlemenizi tavsiye ederim iyi okumalar.
Okuduğum ilk Ayşe Kulin kitabı. Kitap Yugoslavyanın parçalanmasını ve boşnakların tarihini, çektiği eziyetleri anlatıyor. Eğer Yugoslavya tarihi hakkında bilginiz yoksa öncelikle biraz araştırma yapmanızı öneririm zira kitap biraz karışık ilerliyor. Ben de okuma sırasında belgesel ve bir kaç araştırma yaptım. Daha 27 yıl önce böyle bir kıyımın yapılması, avrupa ve diğer ülkelerin bu kıyımlara sessiz kalması ayrıca ikinci dünya savaşında nazilerin yaptığı kıyımlardan farksız olmasına karşın dünyanın ilgisiz kalması beni çok şaşırttı. Kitaba gelince; o kadar çok devrik cümle ile yazılmış ki bu kitabı okurken duraklama yapmanıza neden oluyor. Neredeyse devrik cümlelerle yazılmış diyebilirim. Tarihi bilgi ilk bölümlerde kitabın akışıyla birlikte veriliyor. Eğer bilginiz yoksa (benim gibi) size yetersiz ve karışık gelebilir. Kitap açıkcası ben de çok derin duygular oluşturmadı ancak daha ben doğmadan yaşanılan soykırımı daha derin araştırmama ve bilgi sahibi olmama sebep oldu.
Uzun zamandır hem kurgusunu beğendiğim hem de kendime yakın hissettiğim bir kitap..
Yaşadığımız cağın usandığımız halleri mevcut çoğu sayfada, hırs, hilekârlık ve kibir..
Ve yaşadığımız cağda nadir bulunan güzellikler de mevcut, kardeşlik, dostluk, fedakarlık, sevgi , muhabbet..
Kemal baş komiser işinde başarılı hedefine odaklanan dostluğu ve
Polisiyelere bayılırım bu kitabıda bu yüzden başladım.Ahmet Ümit in okuduğum ilk kitabı aynı zamanda.Cahilliğimden Ahmet Ümit'i gözümde küçümsemişim, yani kitabın sonlarına kadar, akıcı bir kitap olduğundan çerez niyetine okunabileceğini düşündüğüm bir kitap gözüyle bakıyorum yinede sonu kitabın kendisiyle çelişmesinden dolayı insanı şaşırtıyor yani sonunu tahmin edemiyorsunuz. E haliyle bu trajik ve hayranlık bırakıcı son sizi zevkten dört köşe ediyor. Üzüntüyle sevinç arasında karışık duygular yaşıyorsunuz. Yazarın diğer kitaplarını okumak için sabırsızlanıyorum. Okumadıysanız okuyun sakın kaçırmayın
Bir seriyi daha noktalamış bulunmaktayım. Her seride olduğu gibi sonunda bitirdiğim için mutlu oluyor ve o dünyadan kopmak zorunda olduğum için de üzülüyorum. Bir kitabı bitirmek bana her zaman karışık duygular yaşatmıştır hele de o kitabı sevdiysem. Bu da en zor olanlardan biri kesinlikle.
23 Nisan'da dizisi çıkacağı için Bardugo'nun kitaplarını maraton şeklinde okudum diyebilirim. Sadece araya bir kitap soktum. Genel olarak yazım dilini aşırı sevdim. Elimde su gibi aktı kitapları. Gölge ve Kemik üçlemesini çok severek okumuştum ve herkes Kargalar Meclisi serisinin çok daha güzel olduğunu söylüyordu. Büyük bir beklentiyle başladım bu yüzden de. Ancak bilemiyorum ben bir şekilde iki seriyi de çok sevdim. Bu kitapta tanıdık isimler geçtikçe ve tanıdık birkaç karakter gördükçe ne kadar mutlu olduğumu tahmin edemezsiniz. Olaylardan pek bahsetmek istemiyorum ama şunu söyleyebilirim ki bu kitaptaki karakterler Gölge ve Kemiktekilerden çok daha iyiydi. İlk seride ana karakter de dahil olmak üzere çok saçma kararlar veren bazı karakterler vardı ve bu seride asla o tarz bir şey olmaması beni çok mutlu etti. Hepsini ayrı ayrı sevdim. Ağladığım, güldüğüm ve daha birçok duygu yaşadığım çok yer oldu. Grishaverse karakterlerine ben çok bağlandım. Onları bırakmaya henüz hazır değilim o yüzden de Yara İzi Kralı'nı bir süre kitaplığımda bekleteceğim gibi duruyor. Ben iki seriyi de çok sevdim ve gözüm kapalı önerebilirim ki diziye kadar bitirmeleri için iki arkadaşıma yoğun şekilde ısrar etmiş olabilirim ve onlar da şuan kitapları okuyor. Onlar da yine çok sevdiler. Sizlere de iyi okumalar!
~•~•~
~Yas yok, cenaze yok.~
#KİTAP
#YORUM
Uzun süreden sonra bir kitabı tekrardan okumak hem oldukça keyifli hem de bakış açını daha da net bir hale getiriyor. Kitabın ana teması aşk gibi görünsede aslında psikolojik analizleri olan bir kitap. Kişilerin iç dünyaları, yaşamları iç sesleriyle öyle güzel bir bütünlük sağlamışki olay örgüsünden ziyade kişi ve kişilerin psikolojileri daha çok dikkat çekiyor. Kitabın ismini hakkıyla vermiş yazarımız. Romanın kahramanı "Ömer iradesiz, hiçbir işe yaramayan bir adamdır. Yaşadığı ve yaptığı her şeyi onun deyimiyle" İçindeki Şeytan 'a bağlayan boş bir adamdır. Aslında bunu çoğumuz yapmıyor muyuz? Her zora düştüğümüzde, içinden çıkamadığınızda şeytana uyduk demezmiyiz? Aslında ne kadar da yanlış bir düşünce nasıl da bir kaçış yöntemi. Hepimiz nefsimizin kurbanıyız. Hepimizin zaafları, yanlışları, yapamadıkları yok mu? Peki! Bunu bir şeytana yüklemek ne kadar doğru o da tartışılır. İşte kahramanımız "Ömer hayatını resmen bu şeytana dayatan hem acınası hem de kızılası bir adam. İnsan bir gayesi olmadan nasıl yaşayabilir dedirten cinsten hem de. Kimi zaman çok üzüldüm kimi zaman çok kızdım. Beceriksizliğine mi kızayım sevgisine sahip çıkmadığına mı ben de şaşırdım. Öyle karışık, inişli, çıkışlı duygular yaşadım ki ; ben bile kendimle çeliştim. Kafamı allak bullak etti bu psikoloji. Bir roman ancak bu kadar güzel ve gerçekçi olur. İçimizde yaşayan bir sürü "Ömer 'i yaşatmış bize yaşar. Yaşatmış diyorum çünkü yazar bunu okuyucuya gerçekten yaşatmış. En azından benim için öyle oldu. Herkesin okuması gereken yapıtlardan bana göre..
