Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Kırmızı kaypak manşetler, sağır katalogları, karnaval biletleri kendini tanımanın korkusu sürekli bir canlı yayındasınız girdabı olmayan yüreğin sireni duyulmaz elbet mekanlar lunapark, hayat çarpışan otomobiller görüntünün kumbarasında hafızanız beş kuruş alarma yakın hiçbir kırmızıya düşmemiş yolunuz Bindiğin düş atı yorulmuş oysa Üstündeki binici çoktan değişti sana sormadan Kendine uygun bir ayna bile bulamadan Kalakalırsın baktığın boşlukta Bakarsın baktığın kadarsın Bundan sonrası Geç kaldığın yerlerdeki korunma duyguna bağlı anlarsan, anlamanın anlamazsan, anlamamanın boşluğundasın İşte şimdi Kırmızı
Şarkıların bana ettiğini sayma Sen bu kadar benim değildin aslında Ben şiirler dolusu yalan söyledim. Dudaklarım dudaklarına değmemişti daha Değdi dedim. Sen bu kadar benim değildin aslında Ben öyle istedim.. Şimdi seni olmadığın şehirlerde arıyorum Mutlu insan çığlıkları dolduruyor kulaklarımı. Bu gece yüzüme yıldız yağıyor nedense Ben bu insanlardan değilim Tek başıma taşıyamam bu gökyüzünü. Hadi gel; yalnız koma beni Hadi gel; işte ellerim.. Bir karnaval gecesindeyim yapa-yalnız Bütün döner dolaplar boş Bütün atlıkarıncalar terkedilmiş. Bir karnaval gecesindeyim diyorum Delirmiş.. Erdoğan Çokduru
Reklam
Arkadaş Zekai Özger
Beyaz Ölüm Kuşları Sonra bir gün anneler de ölür Böcekler ve kertenkeleler ölür Boşalır suyu havuzun kum seddi yıkılınca Sivrisinekler ve kağıttan kayıklar ölür Sonra o gün çocuklar da ölür Biz hepimiz önce küçük bir çocuktuk
464 syf.
·
Puan vermedi
·
27 saatte okudu
Tabiri caizse karnaval gibi bir kitap, kütüphane gibi bir yazar. Aşk, sanat, müzik, kültür, kitap, şiir, savaş,ölüm...Her şey var. Livaneli demiş ki: "Belki de ileride bu çıldırmış dünyayı kadınlar kurtaracak." Tereddüt etmeden okunması gereken bir eser.
Orta Zekâlılar Cenneti
Orta Zekâlılar CennetiZülfü Livaneli · Doğan Kitap · 20205,4bin okunma
bugün ne ? saat gecenin bir buçuğu (bugün günlerden ne?) gözlerinden uyku akan bir taksinin içindeyim geçip gidiyorum bütün hayatımı da seni de başkent en pahalı örümceğini biriktiriyor unutkanlık, acı, acılar, acılarımız biliyorum sen kaldın bir de hayatım kaldı geride eğlencenin (bayağı bir şölendi) ilerlediğini bir karnaval tadıyla
424 syf.
7/10 puan verdi
·
22 günde okudu
"Bu kitap karnaval sırasında başgösteren bir bombardımana benziyor" Murat Uyurkulak'ın kitabın arka kapağında yer alan bu değerlendirmesi kitabı çok iyi açıklamış. Murat Menteş bu kitabında kelime oyunlarını hunharca kullanmış. Bu da kitabın kolayca okunmasını sağlıyor. Ayrica orijinal karakter isimleri de güzel bir doku kazandırıyor kitaba. Kitabı okurken yer yer sıkılmıyorda değil insan. Sanki hep aynı şeyi okuyrmuşum hissine kapıldım bir çok kez. Ancak sonunda bitirebildiğim için mutluyum. Yapacak daha iyi bir işiniz yoksa kitabı okuyabilirsiniz.
Korkma Ben Varım
Korkma Ben VarımMurat Menteş · İletişim Yayınları · 20098,2bin okunma
Reklam
Kimsenin karşısındakinin gerçek yüzünü bilmediği ya da bilip bilmezden geldiği bu karnaval nicedir sürüp gidiyor.
Sayfa 132Kitabı okudu
İmparatorun silahların bırakılmasına ilişkin emrinden hemen sonra, daha henüz çok kısa bir süre önce eğer kendilerinden istenseydi kitle halinde harakiri yapmaya hazır bekleyen bu insanlar, çabucak ve sanki eğlenceli bir karnaval yaşanıyormuşçasına sokaklara döküldüler. Bu davranış biçimi Japonlara özgü bir aptallıktan mı, yoksa yine japonlara özgü üstün bir uyum gösterme yeteneğinden mi ileri geliyor bilemiyorum. Ama hangisi doğru olursa olsun, bu iki bileşkenin Japon dünya görüşünde, dolayısıyla da bende de bulunduğunu itiraf etmeliyim. Kendisini feda etme özverisi anlayışıyla yetişen ve büyüyen japonlar, 'ben' demeyi sanki ayıp bir şey gibi değerlendirirler. O zaman anladım ki 'Ben' daha başından pozitif bir değer ve anlam taşımayacak olursa ne özgürlük ve ne de demokrasi hiçbir zaman var olamayacaktır. Bu nedenle de savaştan sonraki ilk filmimin temelinde 'Ben' sorunu ele alınacaktı.
Anlaşmazlıklar yatışmaya başlamıştı ki çiçek aşısının bulunması ortalığın yeniden karışmasına neden oldu. Kilise adamları (ve hekimler), aşıyı "Göklere, hatta Tanrı’nın istemine" bir başkaldırma saydılar; Cambridge Üniversitesi’nde aşıya karşı vaazlar verildi. Montreal’de büyük bir çiçek salgınının baş gösterdiği 1885 yılında bile, kentin Katolik halkı kilisenin de desteği ile aşı olmamakta direndi. Bir Katolik papazı "Çiçek hastalığı salgınına uğramamız geçen yılki karnaval şenliklerinde durmadan yiyip içerek Tanrı’yı gücendirmiş olmamızdandır" diyordu. Kiliseleri çiçek salgınına uğrayan bölgenin tam ortasında bulunan Oblate Papazları, aşıyı lanetlemekte devam ettiler; dinibütünler, Tanrı’ya olan inançlarını çeşitli yollardan gösterecek yürek temizliğine güvenmeye çağrıldılar; kilise hiyerarşisinin de onayı ile tören düzenlendi; dualarda tespih kullanılması, özellikle belirtildi.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.