Merhaba, biraz gezelim görelim tadında incelemeler seyrinde ilerlemeye devam etse de benim derdim izleyelim, görelim tarihle bütünleşelim, kültürel depolamalarımızı tarihe ışık tutmuş senaryolarla ve filmlerle yapalım düşüncesinden ileri gelmektedir.Bu sebeptendir ki sizlere elimden geldiğince sinemanın ne badirelerden geçtiğini, sinemanın sadece
DİPÇE :
Bir Düğün Gecesi, genel ifadeyle ülkenin 12 Mart sonrasını, Ağaoğlu'nun propagandadan uzak üslubuyla, toplumsal ve politik olarak masaya yatırdığı bir dönem romanıdır.
Romanın gerçek zamanı ve mekanı yine "dar" biçimde seçilmiş, karakterlerin belleği aracılığı ile çoğaltılmış unsurlardır.
Zaman birkaç saatlik düğün
> Hepinize merhaba arkadaşlar. Kanalıma, aman aman sayfama hoş geldiniz demek isterdim, ama bu şimdi yeni moda olan YouTuber ve BookTuber tarzı bir giriş hissi verir düşüncesiyle, sizleri bugünkü incelememde biraz olsun farklı bir havada karşılamak istedim. Şu an sabahın 08.38’i ve benim belki de gün içinde en sakin ve dingin olabileceğim, daha
İnsan kendisiyle de karşılaşır.
Az bilinen bir kitabı okumanın erinci başkadır. Büyük keşiftir okur için. Kerem Işık ismiyle yolum belki de hiç kesişmeyebilirdi. Yine her zamanki gibi Kızılay YKY şubesine gider önsözü okur öylece yanından gidebilirdim. Yazarın sıkça söz ettiği ''yazgılanma'' burada devreye girmiş olacak. Şube müdürüyle kendimi
Edebiyat bulunduğu çağda dünyanın nasıl anlamlandırıldığıyla yakın ilişki içinde olmuştur. İçinde bulunulan çağın “gerçek”e verdiği anlama göre şekil almıştır. Bu değişmelerden yüzyıllar nasıl etkilenmiş ona bakmakta fayda var. 19.yy itibariyle Aydınlanma Çağı’nda maddenin somut gerçekliğine olan güven tavan yapmıştır. “Yalnızca gözümle gördüğümü
Kapkara bir tünelden çıkmış ve kendimi bir karnavalın ortasında bulmuştum sanki. Aslında karnavallara bayılmam ama tünelden sonra karnaval çok keyifli geliyor insana.
.
¶¶Bir Afrika kabilesinde şöyle bir söz vardır: “Köyü tarafından sevilmeyen çocuk, sonunda o sevgi sıcaklığını hissetmek için köyünü yakar.”¶¶
"İlerle" demişti adam. "Sakın arkanı döneyim deme. Sadece İlerle." Arkanı döndüğün an her şeyin bitip hiçliğin başladığı an olacaktır. "
Giriş efsane değil mi sizce de? :))
neden
yanlış çıkıyor bendeki soruların o bütün cevapları
çevrilirdin beş dile
bozkır gibi, kulunç gibi, karnaval gibi
sen yazardın sabıkamda umursamazdım;
çeteci, maktul ve sen
serçeler nazlı olur artık bir selam versen
Bülent Parlak
Eğer iktidar zeka gerektiren bir şeyse, bu durumda aptallığın nasıl olup da bu kadar iktidarda kalabildiği ve neredeyse hiç yerinden edilemediği sorusunun yanıtlanması gerekir.
Sokakta yürüyorsunuz ve yanınıza elinde mikrofonu, yanında kameramanı ile televizyoncu olduğu belli bir bayan yaklaşıyor, önce affınızı istirham ediyor ve ardından soruyor size:
"Endop lazmik retikulum hakkında ne düşünüyorsunuz?" Sonra da mikrofonu o eşsiz görüşleri ortaya serecek olan ağzınıza doğru uzatıyor.
Şimdi ne