Hiç de kötü bir şey değil anımsamak. Hele güzel şeyleri anımsamak Siz de çekilin bir pencere önüne, bakın gökyüzüne, bakın sokağa, bakın insanlara, çıkın dolaşın yollarda, caddelerde... Her şey geçip gidecek Her şey " yok " olacak. Her şey yaşanmamışa dönecek. Bu tür düşünceler umutsuzluk vermemeli, yaşama sarılmamızı sağlamalı, güç vermeli, dirençli kılmalı kişiyi... Eski anılar böyledir işte, bir geldiler mi, alıp götürürler bizi geçmişin derinliklerine. Her şeyi güzel yaparak, ölümsüz, eşsiz kılarak.
Kalabalık bir topluluk içindeydi. Başarısızdı. Parası yoktu. Dileniyordu.
Caminin önündeydi. Büyük bir camiydi bu.
Minareleri, kubbeleri, kemerleri ve parmaklıklı pencereleri filân hepsi tamamdı. Özellikle avlusu: dilenenler için en önemli yer. Bir kenarda duruyordu.
Hiçbir hüner göstermediği için ya da acındırıcı bir garipliği olmadığı için
Karne / Cemal Süreya
Ilım günleri gelirdi taraçalar
Uzatırdı mevsimölçerlerini
Tıkabasa yaprak arka pencere
İnsan iki kişiyi sevebilir mi
Onunla aşkımız, o diyorum ona,
Paskal diye filozofları var Fransızların... Bu adam, diğer konferanslarımda da söylediğim gibi, akılla aklı yırta yırta delilik buhranları geçirdi ve nihayet öleceğine yakın şu satırları yazdı:
- "Bana Allah gerek.... Filozofların bahsettiği değil, Peygamberlerin haberini getirdiği Allah"
Bu adamın söylediği fevkalade bir söz var... Diyor ki:
-"Bir takım lafların gelişinden, gelişiminden, bazı uzak yakın nispetlerinden mana çıkartarak, kuru mantık parendabazlığı yapanlar, bir mimaride tenazura (karşı karşıya denkleşme) uygun düşsün diye sahte pencere açanlara benzerler..."