Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Muhammed Kasım Kuzi

Görüldü ki Devlet'in gideri gelirini haylice aşmış. Mâliye işi gerçekten kötüleşmiş. Hazine bir kriz hâline düşmüş. Bak belâya ki kriz kelimesinin Türkçede karşılığı yok. Ona karşılık bir kelime bulmak da bir mesele oldu. Bir gece Fuad Efendi'nin yalısında bulunduk, bu konu gündeme getirildi. Aranınca "buhran" kelimesi bulundu ve krizin tercümesi olmak üzere kabul olundu. Hatta bu konuya dair takdim olunan arz tezkiresinde "Hazine-i maliyenin hâl-i buhranı" diye yazıldı ve ondan sonra crise yerinde buhran kelimesi kullanılır oldu.
Sayfa 52 - Yeditepe YayıneviKitabı okuyor
Reklam
Şükür cehalet bitti! Kimse okumuyor, herkes yazıyor. Kimse öğrenmiyor, herkes biliyor. Kimse çekilmiyor, herkes ortada. Kimse kederlenmiyor, herkes şenlik. Kimse yere bakmıyor, herkes gökyüzü. Kimse sevmiyor, herkes arzu ediyor. Kimse gözyaşı değil, herkes küfür. Kimse eşik değil, herkes ufukların ötesi. Kimse gölge değil, herkes ışık. Tevazu bitti. İncelik bitti. Hatıra bitti. Gönül bitti. Şarkı bitti. Bir aynalar pazarı ki, yaşıyoruz işte...
Sayfa 60 - Kırmızı Kedi YayıneviKitabı okudu
Zaten, bir zamanlar bana ak sakallı meşenin anlattı­ğına göre, adına savaş denen şey, yeryüzünün herhan­gi bir noktasında başlayıp herhangi bir noktasında bit­mezdi. Her şey gibi, o da insanda başlayıp insanda biterdi. Bu yüzden, cepheler falanca dağda ya da falanca ovada değildi. Cepheler, bütün acımasızlıklarıyla insanoğlunun içindeydi.
Sayfa 85 - İletişim YayınlarıKitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Onun dediğine göre, rüzgar denen şey yalnızca rüz­gar değildi... Okumasını bilmek gerekirdi onu. Bunu bilenler, rüzgarın içinde hayata dair hemen hemen her şeyi bulabilirlerdi. Çünkü binlerce bitkinin kokusu vardı rüzgarda, binlerce bitkinin şekli, rengi ve fısıltısı vardı. İnsan sesleri vardı sonra çeşit çeşit, hayvan ses­leri, tepelerin yüksekliği, denizlerin genişliği, nehirle­rin uzunluğu vardı. Rüzgarı okumasını bilenler, canla­rı isterse, hiç görmedikleri bir denizin tuzunu bile ta­dabilirlerdi sözgelimi. Ya da, yıllar önce ölen bir ihti­yarın, gençliğinde attığı gevrek kahkahaları bile duya­bilirlerdi.
Okuma, bir bakıma "alışveriş"değildir; yazıyla, yazının yazarıyla "tartışır" görünsek de, kendi kendimizle tartışmaktayızdır bu açıdan bakıldıkta. Her okuma, az ya da çok, birtakım değişikliklere uğratır imgelerimizi. Ama okuduklarımızın imge üretme gücü ölçüsünde, gerçekte bir bozma-yeniden kurma süreci olan bu değişme, küçük ya da büyük olacaktır. Okuma yaşantısı diyebileceğimiz süreçtir bu.
Sayfa 20 - Metis YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Adının ne değeri var? Şu gülün adı değişse bile Kokmaz mı aynı güzellikte? Romeo'nun da adı Romeo olmasaydı, Kusursuzluğundan hiçbir şey kaybetmezdi.
Sayfa 39 - İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Yarayla alay eder, yaralanmamış olan.
Sayfa 37 - İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Bense vücuduma şiirler saplıyorum durmadan Sen de bilirsin ya Allah Dayanabileceği kadar acı verirmiş insana.
Sayfa 68 - Metis YayınlarıKitabı okudu
Yıllardır kendini bulutlara saklayan İllegal bir yağmurum. Bir yağsam pahalıya mal olacağım.
Sayfa 48 - Metis YayınlarıKitabı okudu
Çiçekli şiirler yazmama kızıyorsunuz bayım Bilmiyorsunuz darmadağın gövdemi Çiçekli perdelerin arasında saklıyorum.
Sayfa 48 - Metis YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Seni sevince kıpırdayan her şiiri Kahverengi bir çaydanlıkta saklıyorum.
Sayfa 43 - Metis YayınlarıKitabı okudu
Ne tezatlı bir şey, ne tuhaf Ne tuhaf acıyla hiç konuşamamak.
Sayfa 41 - Metis YayınlarıKitabı okudu
Bir gül uzatırdı çocuklardan biri Ellerimden güle yalnızlık batardı İçi bulanırdı yalnızlığımın Kusardı serseriliğini en görkemli meydana.
Sayfa 31 - Metis YayınlarıKitabı okudu
Benimse yüreğim Koltuk altına sıkıştırılmış, Yenik bir tavla maçı ertesiydi.
Sayfa 28 - Metis YayınlarıKitabı okudu
Kaç zamandan beri saate bakıp bakıp saçlarını tarıyorsun Kaç zamandır şu hayata bir oldu bitti gözüyle bakıyorsun. Sanki aynalar sarkıyor bu kış yine gözlerinden Artık eve meyve de almıyorsun Pembe kristal bir likör takımı gibi Altı kadehinden birini hep boş tutuyorsun Sen sanki bir denizin dibinde bir balıkla öpüşüyorsun Ayla Abla. Hep bir mucizenin alt katında yaşıyorsun. Keşke yağmura biraz daha yakın dursan Kedilerin gıdılarına dokunsan Keşke biraz illegal olsan Ayla Abla. Hayatıma kâkül kessem, cinayetler işlesem bana yakışır mı Ayla Abla?
Sayfa 26 - Metis YayınlarıKitabı okudu
44 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.