Orta Asya'da, yazılı kaynaklara göre altıncı yüzyılda Türk adlı bir kavim ortaya çıktı. Çeşitli nedenlerle kavim asırlar sonra dünyaca başka eşi görülmeyen yüzyıllar sürecek bir göçe başlayarak Batı Asya, Orta Doğu, Mezopotamya ve Anadolu topraklarında kademe kademe hüküm sürdü. Türklerin ilerlemeleri Küçük Asya adı verilen Anadolu'nun batısında Roma İmparatorluğuyla karşılaştıklarında durdu. Yüzlerce yıldır Araplar, Slavlar, Hunlar, İranlılar, 'Bulgarlar ve Macarların tıkanıp kaldıkları yerde Türkler de yolun sonuna gelmişlerdi. On beşinci yüzyılın ortasında, 19 yaşındaki bir genç bütün dünyanın kaderini değiştirecek bir olayı gerçekleştirmek üzereydi.
“Kimse kimseyi tanıyamaz, tanıdığımızı sanırız. Tanıdığımız kadarına inanırız. Eğer gerçekten tanısak, bırakın aşkı filan, kimse kimseyle arkadaş bile olamaz.”
Reklam
Iki kavim önce atıştı. Sözün bittiği yerde silahlara sarıldılar. Zaman sinsice akarken hep öldürdüler. Öyle ki diğeri ni öldürmek bir yaşam biçimi oldu. Fikirler unutuldu kan sözü geçer oldu. Ta ki içlerinde n biri durup neden öldürdüğü nü düsünene kadar.....
Ölümle gerçekleştirilen adalet, ölümü yüceltmekten başka bir işe yaramaz....
Sayfa 386Kitabı okudu
''Gerçekler her zaman güzel olmayabilir. Bazen de ne kadar az şey bilirsen, o kadar iyidir.''
Sayfa 45
''Kafasında o kadar çok soru var ki, hiçbir dine inanamıyor.''
Sayfa 24
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.