_İnsan nasıl canını kurtarmak için kaçarsa bir ayıdan, ben de öyle kaçıyorum karım olduğunu iddia eden o karıdan. Ben artık kendimin değilim. Ben bir eşeğim. Bir kadının kocasıyım. Üstümde hak iddia eden kadına aitim. Siz nasıl atınız üstünde hak iddia ediyorsanız o da benim üstümde öyle. Bir hayvana sahip çıkar gibi istiyor beni. Hani beni bir
İnsan hayatı boyunca değişim ve dönüşümler geçirir.
Her değişim öyle kolayca, rahatça gerçekleşemez. En zor olanlarsa bizim seçmediğimiz, hayatımızı alt üst eden iniş çıkışlar halinde gelen davetsiz misafirlerdir. Böylesi buhranlar, sonunda arınma ve yeni başlangıçlara yol açabilirse de başlangıçta kaos ve karmaşayı tetikleyebilir. İçimizdeki huzur adeta gerisin geri çekilir, huzur ve sükûnet bizi bir daha asla bulamayacak sanırız.
İki büyük fabrikası olan bir iş kadını krizde her şeyini kaybetmiş, üstüne bir de borçlanmıştı. Yine de mücadeleye devam ediyor ve yılmadan her şeyi toparlamak istiyordu. Yuzlerce işçisi olan bir başka iş adamı, bir ekonomik çöküşle varlığını yitirmiş, şaşaalı hayatından sonra hiç yüksünmeden bir kurumda müdür olarak çalışmaya başlamıştı. Eşini ve çocuklarını ağır bir saldırıda kaybeden kadın, uzun yas döneminin ardından bir işe başlamış ve orada birini çok severek yeni bir hayat kurmuştu.
İnsanın yıkılış öyküsü aynı zamanda umut öyküsüdür. Yıkılanı onarma ve kaybolanı yeniden bulma arzusu ya da kaybolanın bize bıraktığı manevi mirasla birlikte hayatımıza katılan mana, buhran dönemlerinde yolumuzu aydınlatır.
"İnsanın yıkılış öyküsü aynı zamanda umut öyküsüdür. Yıkılanı onarma ve kaybolanı yeniden bulma arzusu ya da kaybolanın bize bıraktığı manevi mirasla birlikte hayatımıza katılan mana, buhran dönemlerinde yolumuzu aydınlatır."