"Ruhun benimkine şarkı söylüyor. Ruhum senin ve hangi dünyada olursa olsun kalbim hep senin olacak. Ne olursa olsun... Seni sevdiğimi hatırlamanı istiyorum."
“Ben kum taneleri, denizyıldızı, deniz kabuklarıyım. Kahkahalarımı sen de duy. Gülüşünde benim gülüşümü gör. Hep yanındayım çünkü ben sonsuz sevgiyim…”
*Toprağın altında ve üzerinde bulunan her sey durmadan değişir, çünkü toprak canlıdır ve bir ruhu vardır.
Bizler bu ruhun birer parçasıyız ve onun bizim yararımıza çalıştığını çok az biliriz. Billuriye dükkâninda, vazoların da sizin başarınıza katkıda bulunduklarını anlamalısınız.".
O gün New York’ta parkta, Erik ve ben tekneye binmeden önce bana çok önemli bir tavsiye veren yaşlı bir kadınla karşılaşmıştım. “İstenildiği gibi olan ya da olmayan şeylere üzülmekle o kadar zaman harcıyoruz ki treni kaçırıyoruz." demişti. "Hayat kendi yolunu bulur ve her şey olacağına varır. Sadece yaşa ve bırak olsun gitsin."
Yazarın kitaplarını ilk kez 15 yaşında okumuştum. O zamanlar nasıl duygular içerisinde okuduysam yine her şey aynı şekildeydi. Kitapları her ne kadar aynı türde, bir olayı çözme ya da bir geçmiş gelecek ilişkisi içerisinde olsa da okuması keyifliydi. Yıllar sonra kitaplığımdan elime alıp tekrar sayfalarını çevirdiğimde Vera’nın ne kadar güçlü bir kadın olduğunu hatırlayıp gülümseyeceğim. Beni lisede Sarah Jio ile tanıştıran sıra arkadaşıma teşekkür ediyorum.
Umarım öyle ya da böyle seyahat etmenizi, aylaklik etmenizi saglayacak kadar paraya sahip olmayı başarırsınız ; dünyanın geleceğini ya da geçmişini değerlendirmenizi , kitaplarla hayal kurmanız, sokaklarda avare avare dolaşmanızı ve düşünce oltanızın akıntının derinliklerine batmasına izin vermenizi sağlayacak paraya.
“Önümdeki tepelerle agaçlar, kurtlarla aslanlar, kayalarla narin tomurcuklar, Daidalos'un tezgâhi, hepsi silinmekte olan bir rüya gibi dalgalandi. Altlarinda gerçekten yaşadığım yer vardi, bitmeyen bir kederden olusan soguk bir sonsuzluk.”