"...Kâğıt, kullanım metaı hâline geldi. Kullan at. Bunun en tipik örneğini kâğıt mendilde, kâğıt havluda görüyoruz. Kâğıt, kullan at oldu. Kâğıt, benim çocukluğumda aşağı yukarı kutsal addediliyordu. Kesinlikle ziyan edilmezdi. Niye böyle? diye sorduğumda, üzerine yazı yazılır derlerdi. Onların yazıdan kastı da kutsal bir öğüttü: ya bir ayet ya bir hadisti veya onların açıklamasıydı veya bir sözdü mesela lafza-i celal gibi, kelam-ı kibar gibi. Hikemi bir sözdü. O medeniyet tasavvurunda malayani yoktu. Bu kelimeyi bile bugün insanlar söyleyemiyorlar. Boş lakırdı, safsata söz konusu değildi. Anneme sorardım, niye anne böyle? Derdi ki: “Oğlum nefes sayılı.” Tabii çocukken insan nefesinin sayılı olduğunu anlamıyor. Ama eş dost, büyükler dünyadan gidince hakikaten nefes sayılı. Bu sayılı nefesi boş sözlerle tüketmemek lazım.
Kâğıt bir meta hâline geldi çünkü hikmet artık kayboldu. İlim, kayboldu. Şimdi bilim var ve havaiyat var, o da tüketim metaı, kâğıt da bir tüketim metaı hâline geldi. Nereye, ne yazacaksınız?..."