Cemil Meriç, diyalektiği bir metot olarak uygulayan 'serazat' bir düşünür; sonunda titreyip kendine/yuvaya dönmüş, hidayete ermiş, hak yolunu bulmuş eski bir Marksist; Batı'yı tanıdığı ölçüde, ışığın ancak Doğu'dan gelebileceğinin farkına varmış eski bir batıcı; Doğu ile Batı ve/veya 'muhteşem bir mazi' ile
AFŞIN'IN VEDAI
Elimdeki kısa notu okurken yüreğim daralıyordu. Atsız, bana yazmış ve küçük odadaki masanın üzerine bırakmıştı. Kendisi evde yoktu. O anda, Ankara'ya koşan sabah ekspresinin bir kompartımanında olmalıydı. Küçük kâğıdın üzerindeki yazı, her zamanki gibi «Azizim Altan»> diye başlıyordu. Önceden kararlaştırdığımız halde
Nazım Hikmet, "Bilir misin ne kötüdür insanın bildiğini anlatamaması, kelimelerin hep yarım kalması. 'Ben' deyip susması, 'Sen' deyip ağlaması!" demiş ya, sanki Asya'yı düşünmüş de söylemiş.