Ne yaşantıları, ne de insan sıcaklığını arıyorum. Bugün, hem insan sıcaklığını, hem de sevgiyi yalnız kendi içimde taşıyorum.
Yani sevgisizim. Ve soğuk..
Ahhhh...
Derin bir hayranlık nidası ile başlamak, bu kitabın hakkıdır kendimce...
Kitabı,okuma zevkine çok değer verdiğim biri önerince beklentim zaten biraz yükselmişti.Fakat ne yalan söyleyeyim işlenen konuların kafamda birikmiş sorulara ve kendi içimde yaşadığım bazı ruh durumlarına bu kadar güzel perde olacağını ön görememiştim...
Adeta bir üslup inciliği var her satırda.Yazarın sorduğu sorular ve içinde bulunduğu arayış hakikatli bir bulunuşa sürüklüyor sanki...Mizanınızda tartılan bir geçmiş ve yeniden inşa etmeyi umduğunuz bir gelecek doğuyorsunuz fikir damarlarınızda.
Mesele Ben Okuduğum bazı cümlelerin üzerimden kalkmasını bekliyorum hala:)
Kitap içinde birçok parçadan oluşan deneme tarzı hikaye kümeciklerinden oluşuyor.Kitaba ismini de veren Nietzsche/Babanne kıyaslamasınin yer aldığı hikâye bize yazarın keşfettirmeye çalıştığı hakikat arayışının en temel özeti olmuş aslında.Bu kısmı okuyunca bile oturuyor zihninizde cevaplar.
Özellikle Risale okuyan biri olarak Nur diline hakim bir yazardan ve kalemine sirayet etmiş o Nur zarifliğinden etkilenmem hiç de tesadüf değil aslında ama bu yansıtma bile Yazara takdiri hak ediyor kalbimde :))
Bu arada bir dipnot geçeyim kitabın ismine ve kategorisine bakıp seküler dimağın beklediği bir psikolojik içerik beklemeyin siz de sakın:)) Nietzsche severlerdenseniz de hayalkırıklığına hazırlayın kendinizi çünkü tenkiti bol cümleler bekleyecek sizi
Hadi hemen alıp okuyun hemen...
***
O, benim arayışımı biliyor, çaresizliğimi ve savaşımı da görüyordu. "O var!" dedim kendi kendime ve bunu kabul etmem yetti. O anda yaşam içimde kıpırdandı ve ben varlığın imkânını, sevincini hissettim...
***
Artık hiç bir şeyden keyif alamıyorum herşey boğucu geliyor boğucu ve bomboş hissediyorum. günler, saatler hepsi çok uzun ve benim yaptığım tek şey sürüklenmek. Ayak uyduramıyorum aniden durup hah, ne ara buraya geldik diyorum. Bilincimi açık tutmakta zorlanıyorum hiçbir şey yokmuş gibi gülebiliyorum ama gülüşüm dudaklarımdayken bile donuyor.
Belki dünya havada süzülüyordur, bilmiyorum.
Belki yıldızlar dev makaslarla kesilmiş küçük el işi kağıtlardır.
Belki ay donmuş bir gözyaşıdır, bilmiyorum.
Belki tanrı sadece sağırların duyduğu kalın bir sestir, bilmiyorum.
belki ben hiç kimseyim.
Doğru, bir bedenim var ve ondan kaçamıyorum.
Kafamdan dışarı uçmak isterdim ama bu imkansız.
Yani
Bir insanın bir insanı gerçekten tanıyabileceğine dair bütün inancımı kaybettim. Son umudum Savaş'tı, o da tükendi gitti. Babamdan sonra inancımı toparlayacak son erkek oydu. Büyük şeyler beklediğimden değil. Hatta şimdi evleniyoruz ama sonradan bir sürü bokluk çıkar diyebiliyordum. Ben birlikte yürüyebileceğimiz samimi, içten, gerçek bir