“Yazdığım neye yarar? Olsun işte besmeleyi çektim, işte yazıyorum.” Yazıyor yazıyor.. Münireyi kaçıran Bulgaryalı Ali’nin destanını yazıyor.. daktilonun seslerini siz de bu cümlelerle duyuyor musunuz ?
Kitaptaki bu güzel alıntı gibi ben de besmelemi çekip başlıyorum.. Ah Bulgaryalı Ali bu sevda bu kadar yarım kalmasaydı da Münire sarı saçlarıyla, mavi gözleriyle yufka yüreğiyle biraz daha yüreğimize dokunsaydı. Kendimi bulduğum en yakın hissettiğim karakter Münire. keşke biraz daha onun adı geçseydi bu kitapta.. Uzun hikaye sonuçta uzun uzun okusaydık onu..Daktilolar, tren vagonları, kitapçı dükkanı, hediye verilen kitaplar, eskimiş her şeyin güzelliği, saklı kalan sevdalar.. güzel ve anlamlı olan her şeyi buluyorum bu kitap da. Filmindeki gibi giden tren, çıkan duman, yürünen sokaklardaki o eski sevdalar.. ah ah yüreğe dokunan her şey.. Küçük bir dünya kuruyorum daktilo sesleri ve gelen trenler gözümün önünde canlanıyor arkada şu şarkı çalıyor ah bu gönül şarkıları..
Anlatması uzun hikaye bu kitap..