Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
“ Tanrı’nın varlığını kabul et­mek de reddetmek kadar ateistçe bir tutumdur. Tanrı var olmanın ta kendisidir, ayrı bir varlık değil. ”
Sayfa 194Kitabı okudu
“ Kendini hep küçük gören, kibirli olmaya en yakın insandır. ”
Reklam
Sorunları çözmenin ilk adımı onları doğuran nedenleri or­taya çıkarmaktır.
Sayfa 47 - PdfKitabı okuyacak
Alkışlanası söz
"Bertrand Russell'ın " Günümüzün en büyük sorunu; aptalların kendilerinden son derece emin, zekilerin ise sürekli şüphe içinde olmalarıdır " diye yazması boşuna değil. "
Sayfa 37 - okuyan usKitabı okudu
"İnsanların benden beklentilerini yansıtan bir aynalar toplamından ibaretim."
Sayfa 19 - okuyan usKitabı okudu
Özgürlük kendiliğinden gelmez, kazanılır. Kaldı ki bir ke­reye mahsus kazanılacak bir şey de değildir, her gün yeniden elde edilmesi zorunludur…
Sayfa 158Kitabı okudu
Reklam
"Yoğun bir hayat süren insan gerçek anlamda yaşar."
Sayfa 248Kitabı okudu
Sanki kadının o adama sımsıkı bağlı olan yanı intihar etmiştir ve böylelikle kadın yeni bir hayata başlayabilir.
Sayfa 162
Sanatçıların kendilerini bu denli sınırlı bir dille ifade edebilmeleri toplumumuza ilişkin çok önemli bir ipucu vermiyor mu?
Balzac'nın bilmediği ama psikanalitik çalışmalar sayesinde bizim şimdilerde öğrendiğimiz bir şey de yaratıcı uğraşların bu kadar cesaret gerektirmesinin bir nedeni de yaratmanın, çocukluk geçmişi ile olan bağlarını koparmak, yeninin doğ­ması için eskiyi kırmak anlamına gelmesidir. Çünkü sanatta, mesleğinizde ya da herhangi bir şeyde dış eserleri ve kendinizi yaratmak -yani bireyin kapasitesini arttırması, daha öz­gür ve sorumluluk sahibi bir insan haline gelmesi - aynı işle­min iki yönüdür. Özgün yaratıcılıktan kaynaklanan her dav­ranış daha ileri bir bireysel farkındalık ve özgürlük düzeyi elde etmek demektir; bu da Prometheus ve Adem efsanele­rinde gördüğümüz gibi oldukça fazla iç çatışma içerebilir.
Reklam
Kayıtsızlık ve duygusuzluk aslında endişelere karşı oluşturulmuş bir savunma mekanizmasıdır.
Kuraldışı YayıncılıkKitabı okudu
Değişen Anlayış
"Yirminci yüzyılın başlarına kadar insanların yaşamı -üç aşağı beş yukarı- belli kurallar içinde sürüyordu. Tanrı vardı, cinsellik evlilik dışında yok sayılıyordu, kadının ve erkeğin rolleri önceden belirlenmişti. Mutluluğun reçetesi belliydi. Her şeyin tek bir yanıtı vardı.. Oysa bugün hiçbir şeyin yanıtı yok. Tanrı öldü mü, yaşıyor mu? Toplum mu önce gelir, birey mi? Evlilik kurumu, dinsel kurumlar, devlet kurumları yararlı mı zararlı mı?.." (Sunuş Kısmından)
Meğer ki hiçbir koku annemin kokusuna benzemiyormuş... Hiçbir gönül anneminki gibi sevgi ve şefkat saçmıyormuş... Hiçbir insan annem kadar dost olamıyormuş.
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.