منبعضها صح توبته عند أهل الحقمن ذلك الذنب, وبقي عليه الباقي. وقد تظاهرت دلائل الكتاب, والسنة, وإجماع الأمةعلى وجوب التوبة :-
İslam alimler derler ki : Yapılan her günah için tevbe etmek vaciptir. Şayet işlenilen günah kullar arasında olmayıp insanoğlu ile Rabbi arasında ise tevbenin kabul olması için üç şart gereklidir.
Yapacağı veya içinde bulunduğu günahı hemen terketmek.
İşlediği günahtan dolayı pişmanlık duymak.
Bir daha günah işlememeye kesin karar vermek.
Şayet bu üç şartlardan biri yerine getirilmezse tevbesi kabul olmaz.
Eğer yapılan günah insanoğluna karşı işlenilmişse tevbenin kabul olması için dört şart gereklidir. Bunlardan ilk üç şart yukarıda zikrettiğimiz şartlardır, dördüncü şart ise; suç işlediği kişi veya kişilere karşı kendisini affetirmesi, yani birisinin malını zorla veya çalıntı yoluyla almışsa, aldığı malı sahibine geri vermesi veya kendisini aldığı mala karşılık sahibinden kendini affetirmesi gerekir. Buna benzer olarak başkasına iftira atma, hakkında konuşma, vurma, v.b. haksızlık olayları örnek verilebilir. Kişi tüm günahlarından tevbe etmesi gerekir. Şayet işlediği bazı günahlardan tevbe ederse tevbesi sahihtir, fakat diğer günahlarının tevbesi özerinde kalır. Kuranı kerim, Sünnet ve ümmetin icmaından gelen delillerle günahlardan tevbe etmenin vacip olduğuna işaret etmektedir.
Kendini tutsak etmek ve özgür bırakmak senin elinde geçmişten bu güne dayatılmış tüm o doğrular ya doğru değilse?
Yani oturup düşündüğünde kabul etmediğin şeylere bağlıysa hayatın, ruhunu öldürme!
Potansiyel tüm insanların varoluşudur. İnsan kendi benliğini kendi fikirlerini öldürür zamanla, mekanla, olanakla.
Peki ya olanakları biz yaratıyorsak
İnsanların DünyasıAntoine de Saint-Exupéry · Dokuz Yayınları · 20201,833 okunma
Bir bilimsel bilgi her zaman deneyle elde edilebilir mi? Bilim denince düşünülen şeyin büyük ölçüde “teknik” olması, doğal ortamı dışında anlaşılamayacak şeyleri de laboratuvar ortamına hapsetmeyi sanıyorum ki mecburi kılıyor. Kültürün ve toplumun “üstün” kabul ettiği, pek de inkar edemeyeceğimiz, insan ırkının aklı her şeye muktedir kabul
- Bu hayatta sevmediğin şey ne? Onu söyle.
- Her şey; durmadan öteye beriye koşmalar, küçük ihtiras oyunları, hele de açgözlülükler, rekabetler, dedikodular, birbirine çelme atmalar, birbirini tepeden tırnağa süzmeler. (...) Bunlar arasında insanlık nerede? İnsanlık ufak paralar haline gelmiş.
(İvan Gonçarov, Oblomov, s. 213)
Tanzimat Fermanı’yla
Kelimelerle aram pek iyi değildir. Kitapları incelenmek onlarla ilgili düşüncelerimi kelimelere dökmek bana göre çok zor bir şey. Ama bu kitabın bende bıraktığı etki o kadar büyük ki içimi dökmek,elimden geldiğince kendimi ifade etmek istedim.
Veronika 22 yaşında, güzel, eğitim görmüş,zeki bir kız. Ama mutlu değil. Sürekli başkalarını düşünerek
Bir tren garında ölen Rus edebiyatının dev ismi Tolstoy’un Ders Niteliğinde 17 Sözü:
1. Öyle horozlar vardır ki, öttükleri için güneşin doğduğunu sanırlar.
2. Hayat ne gideni geri getirir, ne de kaybettiğin zamanı geri çevirir. Ya yaşaman gerekenleri zamanında yaşayacaksın, ya da yaşamadım diye ağlamayacaksın.
3. Bozuk para insanın cebini
Bir sanat olarak resimle kesinlikle ilgili değilim. Fakat gerçek yaşam hikayeleri ve bunu en sıcak şekilde anlatma aracı olarak mektuplarla ilgiliyim. Van Gogh’un hem kardeşi, hem arkadaşı, hem de sırdaşı olan Theo’ya yazmış olduğu mektuplardan oluşan bu eserin, yazarın iç dünyasını, tüm samimi duygularıyla anlatan bir anı defteri gibi tarihe not
ÂB-ı HAYÂT (آب حيات)
İçeni ölümsüzlüğe kavuşturduğuna inanılan efsanevî su.
TASAVVUF. İslâm-Türk kaynaklarında ve edebî mahsullerinde aynü’l-hayât, nehrü’l-hayât, âb-ı câvidânî, âb-ı zindegî, hayat kaynağı, hayat çeşmesi, bengi su, dirilik suyu, bazan da Hızır ve İskender’e atfen âb-ı Hızır veya âb-ı İskender vb. çeşitli isimlerle anılan bu
بسم الله الرحمن الرحيم
"Ey Rabbim! Beni ve neslimden ( gelenleri) de namazı gereği gibi kılanlardan eyle. Ey Rabbimiz! Duamı kabul buyur."
(İbrahim /40)
Yüce Allah insanı birçok nimet ile donatmış ve kâinattaki bütün nimetleri onun emrine sunmuştur. Fakat bir gerçektir ki her nimetin bir şükrü ve külfeti vardır. Bakıldığı zaman