Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bizi yargıladığınız bu yerde çok yakında siz yargılanacaksınız!
Her birey bu kader vaktinde elinden geldiğince kendini savunmalı… Ve insanlığın kırbacına, faşizme ve mutlakiyetçi devleti andıran her türlü sisteme karşı mücadele etmelidir. 18 Şubat 1943 sabahı “Beyaz Gül” imzalı el ilanları Münih Üniversitesi’nin bahçesini kaplar. Bildirinin bir bölümünde yukarıda alıntı yaptığım sözler varken; geri kalanında
168 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Yine bir Sunay Akın buluşması. Akın’ın yazdıklarını okumak en az sohbetlerini dinlemek kadar keyifli. Bu seferde ‘İstanbul’un Nazım Planı’ adlı kitabını okudum. İlk bölümün başlığı ‘Nazım Hikmet ve Kız Kulesi’. Nazım’ın Kız Kulesi ile olan aile bağını, sevgisini ve anılarını anlatıyor. Kız Kulesi için yazılmış mısralardan örnekler veriyor.
İstanbul'un Nâzım Planı
İstanbul'un Nâzım PlanıSunay Akın · İş Bankası Kültür Yayınları · 20211,407 okunma
Reklam
Düşümde gördüğüm kenti üç kez yaratmaya çalıştım. İlkin çok yüksek yapıların çökmekte olduğu, sokakların altının kazıldığı çürüyen bir kente ilişkin 'Kent' adlı bir radyo oyunu yazdım. Birkaç yıl sonra savaş içindeki kocaman bir kentte anlaşılmaz bir dil konuşarak dolaşan iki kızkardeş ve bir erkek çocuğuna ilişkin bir film yaptım. 'Sessizlik.' Son olarak kı­sa bir süre önce bir çaba daha gösterip 'Yılan Yumurtası'nı yaptım. 'Yılan Yumurtası'ndaki başarısızlığımın en önemli nedeni kente Berlin adı vermem ve 1920’lerin dekoruna dönmemdi. Bu hem düşüncesizlik hem de budalalıktı. Eğer dü­şümdeki Kent’i varolmayan ve hiçbir zaman varolmamış ama gene de yaklaşan bunalımıyla, kokularıyla, gürültü patırtısıyla varlığını ortaya koyan 'o' Kent’i yaratmış olsaydım yalnızca tam bir özgürlük ve katıksız bir ait olma duygusuyla hareket etmekle kalmayıp aynı zamanda ve daha da önemlisi seyirciyi kendine yabancı olan ama gizliden gizliye tanıdığı bir dünyaya götürecektim. Ne yazık ki, 1930 yaz ortasında kesinlikle hiçbir şeyin olmadığı, hiçbir şeyin yaşanmadığı o akşam gezintisinin beni yanlış yola saptırmasına izin verdim. 'Yılan Yumurtası'nda hiç kimsenin, benim bile tanımadığım bir Berlin yarattım.
Sayfa 148 - -10-Kitabı okudu
Dilsiz ustalar, suskun öğrenciler
Gaz lambasının, dünyayı küçücük odalara sığdırdığı, uykuları korkulu bir hayale çevirdiği zamanlardı. Akşamlara kadar toprak yollardan, buğday tarlalarından, yalınayak çocukların meraklarından kalkan tozlar, sabahlara kadar ince bir yorgan gibi örterdi yatakları. Puhu kuşları taşların başına, delice kuşları bahçedeki akasya ağacına konardı.
Hastalığın getirdiği büyük devrimlerden biri de buydu. Normal zamanlarda tüm kentliler yaz mevsimini neşeyle karşılardı. Kent denize koşar, gençlik kumsallara dökülürdü. Bu yaz, tersine, hemen yakındaki deniz yasaktı ve bedenin denizin tattıracağı zevklere artık hakkı yoktu. Bu koşullarda ne yapmalı? O zamanki yaşantımızın en doğru görüntüsünü bize yine Tarrou veriyor. Vebanın genelde kaydettiği ilerlemeyi izliyordu kuşkusuz, radyo haftada yüzlerce ölü değil de, günde doksan iki, yüz yedi, yüz yirmi ölüyü bildirmeye başladığında, Tarrou salgının bir dönüm noktasına geldiğini not ediyordu. "Gazeteler ve yetkililer vebaya kurnazlık etmeye çalışıyorlar. Yüz otuz birin, dokuz yüz ondan daha az ufak sayı olmasıyla vebanın puanını düşüreceklerini sanıyorlar."
Sayfa 118Kitabı okudu
Bağbozumu Şarkıları - Son Yazı
DİLSİZ USTALAR, SUSKUN ÖĞRENCİLER Gaz lambasının, dünyayı küçücük odalara sığdırdığı, uykuları korkulu bir hayale çevirdiği zamanlardı. Akşamlara kadar toprak yollardan, buğday tarlalarından, yalınayak çocukların meraklarından kalkan tozlar, sabahlara kadar ince bir yorgan gibi örterdi yatakları. Puhu kuşları taşların başına, delice kuşları
Reklam
şarkıcıların sanatci olmaya giderken izledigi yol
Dans müzisyeninin dünyası oldukça farklılaşmış bir dünyadır. Bazı adamlar çoğunlukla çevrelerdeki mahallelerde ya da kent merkezindeki barlarda ve tavernalarda çalışırlar. Bazıları dans salonlarında ya da gece kulüplerinde büyük orkestralarla çalarlar. Diğerleri düzenli olarak bir yerde çalışmazlar. Otellerde ve kır kulüplerinde orkestralarla birlikte hususi eğlenceler ve partiler için çalarlar. Bir başka grup da ülke çapında ün salmış "isim sahibi" gruplarda ya da radyo ve televizyon stüdyolarında çalar.
130 öğeden 81 ile 90 arasındakiler gösteriliyor.