"Bu ne vaziyet? Ceplerine niye dondurma dolduruyorsun evladım, ne biçim çocuksun sen?" dedi. Durumu izah edemedim. "Sen de geç gelmeseydin... Bir saattir ne yapıyorsun camide?" diye kızdım... Bu sefer de dedem geç geldi diye cebime dondurma doldurmuş gibi oldum. Yine mantıksızdi. Of! Gerçekte bakkaldaki müşterilere daha iyi hizmet edebilmek için pantolonunu feda etmiş bir kahramandım. Ama dedemin gözünde, ceplerine dondurma dolduran şapsalin tekiydim. Sinirle bakkaldan çıkıp eve gittim. Bahçede annemle karşılaştık. "Bu ne vaziyet?" dedi. Bir kişi daha sorarsa ağlarım diye düşünüyordum içimden. Dişlerimi sıkıyordum. Yan kapıdan anneannem çıktı. 0 "Üste başa bak. Bakkal çırağı olacak bir de. Pislik içinde.... deden görmesin. " dedi. Daha fazla dayanamadım. Ağlamaya başladım. Ağlaya Ağlaya içeri koşarken arkamdan "Agladigina gore kesin suclu" dediler. "Agladigina göre suclu" nedir ya? "Agladigina göre üzgün demek ki, Agladigina göre çaresiz demek ki, Agladigina göre bir derdi var demek ki" demek varken, "Agladigina göre suclu" nedir ya?
Sayfa 64 - Dedemin Bakkalı, Şermin Yaşar, Taze KitapKitabı okudu
"Bu ne vaziyet? Ceplerine niye dondurma dolduruyorsun evladım, ne biçim çocuksun sen?" dedi. Durumu izah edemedim. "Sen de geç gelmeseydin... Bir saattir ne yapıyorsun camide?" diye kızdım... Bu sefer de dedem geç geldi diye cebime dondurma doldurmuş gibi oldum. Yine mantıksızdi. Of! Gerçekte bakkaldaki müşterilere daha iyi hizmet edebilmek için pantolonunu feda etmiş bir kahramandım. Ama dedemin gözünde, ceplerine dondurma dolduran şapsalin tekiydim. Sinirle bakkaldan çıkıp eve gittim. Bahçede annemle karşılaştık. "Bu ne vaziyet?" dedi. Bir kişi daha sorarsa ağlarım diye düşünüyordum içimden. Dişlerimi sıkıyordum. Yan kapıdan anneannem çıktı. 0 "Üste başa bak. Bakkal çırağı olacak bir de. Pislik içinde.... deden görmesin. " dedi. Daha fazla dayanamadım. Ağlamaya başladım. Ağlaya Ağlaya içeri koşarken arkamdan "Agladigina gore kesin suclu" dediler. "Agladigina göre suclu" nedir ya? "Agladigina göre üzgün demek ki, Agladigina göre çaresiz demek ki, Agladigina göre bir derdi var demek ki" demek varken, "Agladigina göre suclu" nedir ya?
Sayfa 64 - Dedemin Bakkalı, Şermin Yaşar, Taze KitapKitabı okudu
Reklam
Hilâlden bir neşter
Ramazan, harikuladedir. Bu sözcüğü, sözcük anlamında kullanıyorum. Harikulade, kuralı bozan, alışkanlığı parçalayan anlamına geliyor. Ramazan da esasen, gündelik hayatın kendisine eşlik ettiği monoton ritmi bozmaya matuf bir hamledir. Uykunun düzeni, yeme içmenin düzeni, bedenin düzeni bu ay boyunca elden geçer, yeni bir tertibe kavuşur. Hal
Dünya Ticaret Merkezi ve Uçuş 93 hakkında
Paul Greengrass'ın Uçuş 93 / United 93 adlı filmi ve Oliver Stone'un yönettiği Dünya Ticaret Merkezi / World Trade Center. Burada ilk göze çarpan şey, her ikisinin de mümkün olduğunca Hollywood karşıtı bir duruş sergilemeye çalışması: her ikisi de sıradan insanların cesaretine odaklanıyor; göz alıcı yıldızlar, özel efektler, kahramanlık gösterileri yok; yalnızca sıradan insanların sıradışı şartlar altında basit ve gerçekçi bir tasviri söz konusu. Kuşkusuz bu filmlerin sahici bir tarafı da var - filmlerin sansasyon yaratma merakından kaçınmasını, gösterişsiz ve sade üslubunu eleştirmenlerin büyük çoğunluğunun nasıl da ağızbirliği yapmış gibi övdüğünü hatırlayın. İşte bizim şüphelenmemizi gerektiren şey de bu sahiciliğin ta kendisi: Kendimize acilen bunun hangi ideolojik amaçlara hizmet ettiğini sormamız gerekiyor. Burada üç şeyi belirtmek gerekiyor. Birincisi, her iki filmin de birer istisnaya odaklanmış olduğu: Uçuş 93 kaçırılan dört uçaktan sadece biri, teröristlerin hedefi vuramadığı tek uçak hakkında. Dünya Ticaret Merkezi ise enkazdan kurtarılan yirmi kişiden ikisinin öyküsünü anlatıyor. Böylelikle, özellikle de Uçuş 93'te, felaketin kendisi bir çeşit zafer haline getiriliyor; yolcular, kesin bir ölümle karşı karşıya oldukları bir durumda ne yapacakları sorusuyla yüzleştiriliyor. Onların verdiği kahramanca karar şu: Eğer kendimizi kurtaramayacaksak, en azından başkalarının hayatını kurtarmaya çalışalım - bu nedenle, uçağı hava korsanlarının belirlediği hedefi vurmadan önce yere indirmek üzere pilot kabinine hücum ediyorlar (yolcuların İkiz Kuleler'i vuran iki uçaktan zaten haberi var.
Sayfa 16 - Metis YayınlarıKitabı okudu
AYNANIN DİBİNE YOLCULUK (İMGELER)    Bir kuyuda unutulmuştum. Çoktan ölmüş olmalıydım. Üzerime yığılı taşlardan bir kilise korosu yankılanıyordu. Gökyüzünün gölgesi soluyabileceğim havayı sıvılaştırıyor, günün ilk saatlerini eziyordu. Uzaklarda, bir kadın idam ediliyordu. Güneş doğarken, henüz tam aydınlanmamış gri denize bir kova kan döküldü,
Sayfa 110 - Everest yayınları
AYNANIN DİBİNE YOLCULUK (İMGELER) Bir kuyuda unutulmuştum. Çoktan ölmüş olmalıydım. Üzerime yığılı taşlardan bir kilise korosu yankılanıyordu. Gökyüzünün gölgesi soluyabileceğim havayı sıvılaştırıyor, günün ilk saatlerini eziyordu. Uzaklarda, bir kadın idam ediliyordu. Güneş doğarken, henüz tam aydınlanmamış gri denize bir kova kan döküldü,
Sayfa 110 - Everest YayınlarıKitabı okudu
Reklam
470 öğeden 31 ile 40 arasındakiler gösteriliyor.