esenlikler. uzun zamandır okumayı düşündüğüm, okursam da sevebileceğimi umduğum bir eserle karşınızdayım.
Ece Ayhan, edebiyat derslerinden de hatırlayacağımız gibi "ikinci yeni" topluluğunun önderlerinden lakin şairimiz ikinci yeni kavramından pek hoşlanmıyor bunun yerine ise sivil şiir tanımını kullanıyor.
lafı daha fazla uzatmayıp sadede gelecek olursak, şiir okumayı haddinden fazla severim, farklı tarzda şiirler okumak ise alışılmışın dışında olan denemeleri gösterdiğindendir ki daha fazla önem veririm. okurken sık sık gelgitler yaşadım, yarım bırakmamak için de kendimi epey zorladım açıkçası. şiir bu mudur deyip geçmek istemiyorum ama şiir bu mudur cidden?
şiirin elbette ki belli, net, herkes için geçerli, çerçeveleri olan bir kalıbı yok ama her sözcüklerin birleştiği olguya da şiir dememeliyiz. Eğer ki şiir okumaya bu eserle başlayacaksanız en son önerilerecek kitaptır diye düşünüyorum.
kestirip de atmak istemem ilerleyen senelerde kararımı derinden sarsacak olay yaşanırsa o zaman diğer eserlerine de şans vermeyi denerim.
son olarak dostlarıma vasiyetim ile kapatmak isterim: Eğer bir gün şiirlerimi, içime siner de, kitap hâline getirecek olursam sizden benim adımın ve şiirlerimin adının anıldığı her yerde onun şiirlerinin kendine dair anlamı vardır, her önüne gelen her okuyan anlamayaz, kültür sözlüğü edinememiş olan bilemez, şeklinde cümleler söylemenizdir.
kral çıplak, esen kalın.
"İyi adımlar atmak ve mutluluğunda yanında olmayı çok isteriz..." Kolumla Kamer'i dürttüm. "Öyle değil mi canım?"
"Ya,"dedi Kamer, boş vermiş bir sesle. "Yatıp kalkıp en mutlu gününde yanında olmayı hayal ediyorum, emin ol."
Gözlerimi devirdim.
Hakan, "Bundan şüphem yok zaten,"dedi.
Kamer memnuniyetsizce hamurdanırken Hakan, "Buradakileri de bekliyorum,"dedi. "Var ya hani sizin değer elemanlar."
"İşçi mi arıyorsun lan kendine, dingil?" diye sordu Kamer. "Eleman ne?"
"Lafın gelişi," diye kestirip attı Hakan. "Üslup kralıymış gibi bir de bana laf anlatıyorsun."
"Lan oğlum, sen yine kaşınıyorsun bak!"
Ruh Adam, bizi Atsız’la tanıştırdı. Yazar kıymet verdi, kitaplığıma kadar buyurdu, hoş da buldu bulmasına da peki hoş gelebildi mi, sefalar getirebildi mi?
Yazarın okurunu epey bir tahrik ettiği gerçek; bu kitap bir çok yerinden tutulabilir. Kitaba dair öncelikli olarak çarpan iki şey var; bunlardan ilki aslında absürt şekilde hiç bilmediğimiz