Kırım'ın kaybedilmesi:
1774 Kaynarca Antlaşması ile Kırım Hanlığı'nın ba­ğımsızlığı kabul edilmişti. Bu, Rusya'nın Kırım Hanlığı'nı yıkmak ve kendi ege­ menliği altına almak için aulmış bir adımdı. Nitekim, antlaşmanın imzasından sonra, Ruslar, Kırım'da iç anlaşmazlıklar çıkarmaya, halkı Kırım Hanlarına karşı ayaklanmak için kışkırtmaya ve nihayet Kırım'a asker sevkederek, istediklerini Han seçtirmeye başladılar. 1777'de, evvelce Petersburg'da bulunmuş ve Katerina'nın sempatisini kazanmış olan Şahin Giray'ı, askeri baskı altında, Han seçtirdiler. Rusların bu müdahalesi Kırım Tatarlarının hoşuna gitmediği gibi, Osmanlı Devleti'ni de kızdırdı. Babıali, bu işe müdahaleye karar Yerdi ve o da İstanbul' da bulunan Selim Giray'ı Kırım Hanı tayin ederek, başkent Bahçesaray'a gönderdi. Bu iki Han arasında mücadeleler oldu ve Selim Giray mücadeleyi kaybedince İstanbul'a döndü. Osmanlı Devleti Rusya ile yeni bir savaşa başvurmak istediyse de, Fransa'nın araya girmesiyle bundan vazgeçti. Ve 10 Mart 1779'da Rusya ile yaptığı Aynalıkavak Antlaşması ile , Şahin Giray'ın Hanlığını tanıdı. Fakat Ruslar da asker­lerini geri çekeceklerdi. Ne var ki, Ruslar Şahin Giray vasıtasiyle Kırım'a nüfuz et­meye devam ettiler ve nihayet 1783'te Kırım'ı işgal ve Rusya'ya ilhak ettiler.
Karl'ın Kırım Hanı tarafından saldırıya uğradığını ve ancak büyük kayıplar vererek onu püskürttüğünü yazar. Halbuki Han Selim Giray, bu sırada Kırım'daydı ve Macaristan'daki Tatar kuvvetleri Nureddin Azamet Giray kumandasında bulunuyordu. İmparator askerlerine hücum eden Tatarlar bunlar olacaktır.
Reklam
KÜÇÜK - BÜYÜK KAYNARCA Büyük Bozgunun acısını, arkasından gelecek Birinci Abdülhamîd müstesna, Üçüncü Mustafa'dan daha derin duyan hiç kimse yoktur. Bu asil Padişah, Hilâlin, liyakatsiz ellerde, haçı taşıyan eller tarafından gördüğü hakarete dayanamamış ve kahrından eriyip gitmiştir. Birinci Abdülhamîd de aynı şekilde onu takip edecek...
Tarihçi İsmail Hakkı Uzunçarşılı’ya göre, kaybedilen topraklardan Anadolu’ya tarihte ilk göç 1777 yılında Kırım’dan oldu. 8 Temmuz 1777’de Kırım’da Ur Savaşı’nın kaybedilmesi üzerine Ruslar Kırım topraklarına girmiş, Kırım Hanı III. Selim Giray Han ailesi ve maiyetiyle birlikte bir gemiyle İstanbul’a yelken açmıştı. Rusların Kırım’a girmesi ve Kırım hanının İstanbul’a kaçması dehşetli karışıklığa sebep oldu. Zengin fakir herkes sahile döküldü; buldukları deniz vasıtasıyla Anadolu sahillerine kaçmaya başladılar.
Selim Giray Han Özbek Hanına bir mektup gönderdi. Bu dikkate değer mektupta diyordu ki: Cümlemizden ulu, Mekke-i mükerreme hâdimi olan ol karındaşımızın (Sultan Süleyman) def-i a'dâsı için her veçhile mâl u cân ve askerimizle bizzat imdâd ve i'ânet etmek vâcibü'l-'ayn olmuştur. Özbek Hanı yardıma hazır olduğunu bildirdi. Bir süre sonra Kalmuk Kralı da kulluğunu bildiren nâme ile bir elçi gönderdi ve Özbek Hanı gibi, ne kadar asker istenirse göndermeye hazır olduğunu bildirdi. Selim Giray Han, elçileri Edirne'ye beraberinde götürdü ve padişahın huzuruna çıkardı.
Osmanlı Devleti'nin Celâlilerin elinden kurtulmasında, Avusturyalıların Balkanlar'dan geri atılmasında ve tam bir bozgun ruhu içinde bulunan Osmanlı ordusuna eski moral gücünü geri getirmekte Kırım Hanı I. Selim Giray Han önayak olmuştur.
Reklam