Kitap İsmi Yazar Gruplandırma
Denemeler Montaigne Giriş Seviyesi
Satranç Stefan Zweig Giriş Seviyesi
Sineklerin Tanrısı William Golding Giriş Seviyesi
Sofie’nin Dünyası Jostein Gaarder Giriş Seviyesi
Şimdilik Muzaffer Tayyip uslu Giriş Seviyesi
Fener, Gece ve Yıldızlar ve Ölümünden Sonra Yayınlananlar Wolfgang Borchert Giriş
Bir kitap tarafından nasıl dayak yedim? Gelin anlatayım.
Öncelikle İngiliz edebiyatına ve Rus edebiyatına aşığım. Ama Fransız edebiyatına bir türlü ısınamıyorum. Kitapta aristokratlar, tiyatrolar, madamlar, mösyöler, tablolar, müzeler, siyasiler havada uçuşuyor. Yazıldığı dönem için harika. Ama 2024’te biraz iç bayıyor. Her ne kadar Floransa’da (Floransa İtalya’dadır cahiller bilmez) geçse de o mıymıy romantizm beni ensemden tuttuğu gibi duvara fırlattı. Yere düştüm. Şairler tekme tokat girişti. Ressamlar saçımı çekti. Ya düşünün. Adam aşk acısı çekiyor. Aşkını unutamadığı için yat alıyor. Denizde giden şey var ya. O. Zenginin aşk acısı bile başka. Neyse kitabın konusu yasak aşk ve mıymıymıymıy. Ben zorlandım okurken. Kendine güvenmeyen okumasın.
Kimler sever: 2 bomonti içim kaybedenler kulübü edebiyatı yapanlar
Kimler sevmez: romantik laflardan hoşlanmayan DÜZ NORMAL insanlar.
Teşekkürler.
Ricalar.
Muhteşem bir gözyaşı döküldü
Kapıdaki çarkıfelekten.
Geliyor güvercinim, sevgilim;
Geliyor hayatım, alın yazım;
“Yakında o, yakında’, diye ağlıyor kırmızı gül,
Ve beyaz gül hıçkırıyor, ‘Gecikti’;
Hezaren çiçeği dinlemekte, ‘Duyuyorum, duyuyorum’;
Ve ‘Beklerim’ diye fısıldıyor zambak.
"Tanrı yoksa, ruhumuz ölümsüz değilse, çok acı olur."
"Ah dostum, biz bu kısacık hayatı bile ne yapacağımızı bilmiyoruz; sen hiç bitmeyecek başka bir hayat daha istiyorsun!
-Pekala, anlatayım: halk töreleri üzerine bir incelemedir, bir bakire ruhu, kapalı bir ruhu olan, tokgözlü temiz, bir kız kadar güzel, genç bir işçinin öyküsü bu. Oymacıdır, iyi çalışır. Geceleri, sevgili annesinin yanında, çalışır durur. Kitaplar okur. Düşünceler o basit, çıplak beynine, duvara saplanan mermiler gibi yerleşir. Hiçbir gereksinimi yoktur. Ne kendini yaşama bağlayan tutkuları, ne de kötü huyları vardır. Yalnızdır, saftır. Güçlü erdemleri vardır, bundan gurur duymaya başlar. Düşkün, kaba insanlar arasında yaşar. Acı çekenleri görür. İnsanlık duyguları yoktur ama bağlılık duyguları vardır; elseverlik denilen şu soğuk acımayı duyar içinde; cinsel olmadığı için insansal da değildir.
Seni seviyorum. Her şeyi senden dolayı seviyorum. Üzerine pek az ağırlık vererek bastığın toprağı seviyorum. Seni görmeme yarayan ışığı seviyorum. Ciğerlerine çektiğin havayı seviyorum. Benim avluya eğilen çınarı seviyorum, çünkü onu gördün sen.
Choulette'in amacı vardı: haksız ve acımasız uygarlığın yıkıntıları üzerine calvaire* haçını, artık ölü, çıplak değil, canlı, hem de çiçekli kollarıyla dünyayı gölgelendiren calvaire haçını dikmek.
*(Lat.) İsa ve onunla birlikte haça gerilmişleri temsilen tek ya da üç haçtan oluşan anıt.