Biraz uzun ama kesinlikle okunmaya değer bir hikaye...
Soğuk bir ocak sabahı bir adam washington DC'de bir metro istasyonunda, kemanla 45 dakika boyunca altı Bach eseri çalar. Bu süre içinde, çoğu işe yetişme telâşındaki yaklaşık bin kişi kemancının önünden geçip gider. Çaldığı 45 dakika boyunca kemancının önünde sadece 6 kişi çok kısa bir süre durur. 20 kişi duraklamadan yürümeye devam ederek para verir. Kemancı çaldığı süre içinde 32 dolar toplar. Çalmayı bitirdiğinde ise sessizlik hâkim olur ve kimse onun durduğunu fark etmez ve alkışlamaz.
Hiç kimse onun dünyanın en iyi kemancısı Joshua Bell olduğunu ve elindeki 3.5 milyon dolarlık kemanla, yazılmış en karmaşık eserleri çaldığını anlamaz. Oysa Joshua Bell'in metrodaki bu mini konserinden iki gün önce Boston'da verdiği konser biletleri oratalama 100 dolara satılmıştı.
Bu gerçek bir hikayedir ve Joshua Bell'in öylesine bir kılıkla metroda keman çalması, Washington Post Gazetesi tarafından algılama, keyif alma ve öncelikler üzerine yapılan bir sosyal deney gereği kurgulanmıştı. Bu deneyden çıkarılacak kıssadan hisse ise dünyanın en iyi müzisyeni, dünyadaki en iyi müziği çalarken, önünde durup dinleyecek bir dakikamız dahi yoksa, başka neleri kaçırıyoruz acaba?
Düşmanlarına üstün gelen yürekli yiğit bir adam vardı. Beş yıl boyunca bir kadına âşık oldu. Ancak âşık olduğu güzel kadının gözünde tırnak ucu kadar bir ak vardı. Adam kadına bakmaya doyamıyordu, ama bir türlü de kadının gözündeki akı da görmüyordu. Öyle âşıktı ki kendinden geçmişti. Bu hâlde sevgilinin gözündeki ayıptan haberi olur muydu? Bir müddet sonra adamin aşkı azaldı ve kadının gözündeki akı gördü, ona dedi ki: "Gözündeki bu ak da ne zaman ortaya çıktı?" Kadın dedi ki: "Bana olan aşkının azalmaya başladığı zaman."
Ey gönül gözü kör olan! Bir kere de kendi ayıbıni gör. Ne zamana kadar başkalarının ayıbını göreceksin? Bir kere de kendi ayıbını arasana. Kendi ayıbını yüklenince başkalarının ayıbıyla uğraşamazsın.
Önemli olan bellek ihanet etse, bellek oyunu olsa bile, insanın yaşadıklarından, yaşadığını duyumsadıklarından emin olması, kıssadan hisse çıkarabilmesidir.