90 sayfacık kitap... Uyuya kaldım okurken bir şey anlamadığımı fark ettim tekrar başladım. Ayracımı düşürdüm tekrar başladım. Uzun yolculukta yanıma aldım yine okuyamadım.Yok yine bir şey anlamadım dedim yine başladım.
Dilinin ağır oluşundan değil, bu kadar açık ama anlatılmak istenen yazılanlardan ibaret değil ve ben aklımı veremiyorum. Sonunda bitirdim. Bıraktığı güzel hisler, altını çizdiğim cümleler var ama bir şeyler yine eksik.
Bu eksikliği incelemeleri okuyarak kapattım. En son hangi kitabın incelemesini bu kadar zevkle okudum hatırlamıyorum. Bambaşka bakış açıları..."Aa evettt burada bunu demek istiyordu da ben anlamadım. " dediğim kısımlar.
Okuduğum incelemenin birinde "Bu Böyledir, lunaparkın Dünya olduğu, Dünyalarının lunapark olduğu insanların öyküsüdür." kitabı özetleyecek bir cümle olmuş.
Hikaye Süleyman, eşi ve çocuğunun lunaparka gidişiyle başlıyor...Işıklar.. Rengarenk... Kalabalık... Sesler....
Dünya ve cazibesi...
Ve içindeki kayboluş. Arayış, bulamayış
arayış kaçış,
arayış yorgunluk,
arayış ve daha derin kayboluş
Ve hep arayış.
Ve çok güzel bir çıkarım daha...
"Bu dünya hayatı hakikatte sadece bir oyun ve eğlenceden ibarettir; âhiret yurduna gelince işte asıl hayat odur; keşke bunu bilselerdi!"
Ankebût Suresi - 64 . Ayet
İncelemeleri okuduktan sonra kitaba bakış açım daha farklı oldu. Bu kitapta da anladım ki... Kapağını kapattıktan sonra kendinle yarım saat bir saat konuşamıyorsan. O kitabı okumuş sayılmazsın. Göz egzersizinden ibaret kalır.