Doğum ve ölüm kapıları arasında yaşanan bir hayatı vardır herkesin .Güzellikler olsa da bazı hayatlar çok zordur Solmaz Şahin hanımefendinin kaleminden çıkan #onunadıhayat kitabı ile yaşama ,zorluklara, mücadele gücüne olan bakış açım öyle bir değişti ki inanamazsınız .Gerçek bir yaşam hikayesinden esinlenilmesi ayrı bir güzellik .
"İnsan sonsuza dek yaşayacaksa, kalbiyle yaşamalı." (syf:346)
Bu alıntısıyla birçok düşüncemin oturduğu bir kitaptı kendisi.
Uzun ya da kısa ne kadar yaşarsa yaşasın kalbiyle yaşamalı bence insan.
Kitap tam anlamıyla bu tema üzerinde durmuyor tabii ki bu benim kendi çıkarımım, kitaba kendi bakış açım.
Kitap aslında üç farklı
İkinci kitaba gerek var mıydı bilmiyorum. Çok fazla uzatılmıştı, bir noktadan sonra canım aşırı sıkıldı.
İlk yarı aşırı heyecanlı okudum ama ikinci yarıya geçtikten sonra özellikle Zafira’nın bazı gereksiz hareketlerinden dolayı kitaba bakış açım değişti. İlk kitapta bildiğim Zafira gitmiş sanki karakter gelişimi gerilemiş gibiydi..
Yaşanan olaylar fazla fazla uzatılmıştı. Hele sonda madem her şey bu kadar kolaydı bunca acıyı boşuna mı çektik yahuuu!!!
Son ve bazı şeyler hava da kalmış gibiydi. Yine de, her şeye rağmen bu kitap beni farklı diyarlara götürdü. Dili, sihirli gibiydi. Seriyi bitirmek beni mutlu etti lakin gıcık Nasir’e veda etmek üzdü…
Merhabalaaaar!
Samipaşazade Sezai (1859-1936), Tanzimat Dönemi'nin önemli yazarlarından biridir. "Küçük Şeyler" adlı eseri ile Türk edebiyatına modern öykünün temellerini atmıştır. Roman, hikâye ve hatıra gibi türlerde eserler vermiştir.
En önemli eseri olan "Sergüzeşt" romanı ile Türk edebiyatında realist romanın
Merhaba,
Kitabın farklı yayınevlerinden farklı baskıları mevcut. Özellikle Arapçadan geçen kelimelerin çokluğu yordu beni. Bu yüzden farklı yayınevlerini de tercüme anlamında deneyimlemek isterim.
Kitaba gelince: Gazali, felsefe ilmine karşı çıkan önemli bir isim. Mantık ilmine katkısı büyük. Kitabında felsefe ilmini ve bu ilimle meşgul olanları resmen ifşalıyor. İbn-i Sina ve Farabi gibi isimlere kavgada söylenmeyecek sözleri söylüyor.
Kısa ve öz konuşuyor. Hacmi küçük bir eser zaten... ancak anlattıkları ciltlerle ifade edilebilecek bir kitap. 55 yaşında hayata gözlerimi yuman bu ilim aşığı diyebileceğimiz Gazali'nin hem ilmi öğrenmesi, öğrendikten sonra da tatbik etmesi konusundaki çabası bile başlı başına yeterli.
Ben severek okudum. Felsefeye bakış açım belliydi ancak daha da netleşti diyebilirim.
Daha fazlasını bloğumda yazmıştım:
hknkr.com/dalaletten-kurt...
İyi okumalar.
Çevremdeki insanlara göre benim kitaba bakış açım daha farklı oldu.Kitap Kafka'nın babasına yazdığı mektuptan oluşan bir eser.Sanırım mektup tarzı olduğu için bana çok hitap etmedi.Aşırı bir beğenim olmadı,ama güzeldi.Diğer insanların daha çok beğeneceğini düşünüyorum.Tarzı bana hitap etmiyordu.
Babaya MektupFranz Kafka · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202240,1bin okunma
çok güzel yazılmış. her sayfada kişilere ve olaylara bakış açım, kim kötü fikrim değişti ve ikinci kitaba baslatabilecek bir sondu. sadece ana karakter çok kararsiz birisiydi iki oglan arasında gidip geldi.
Kitabın akıcılığından mı başlamalı mükemmel şekilde işlenen kurgusundan mı yoksa karakter gelişiminden mi bilemedim? Tek kelimeyle BAYILDIM!! Hiç düşünmeden alın bu kitabı ve okuyun ilk kitaba göre biraz eksik buldum buna rağmen kesinlikle kitap çok hızlı aktı. Bir gün içerisinde bitirdiğim bu kitabı okurken her dakika değişen duygularım, olaylara karşı bakış açım ve ters köşeler sizi eminim ki oldukça tatmin edecek ilk 50 sayfa okurken beni yorsa da genel olarak baktığımızda kayda değer bir kitap olduğunu gösteriyor.
Yıkanmak İstiyorum kitaplarından sonra her şeye olan bakış açım değişti neredeyse. İnsan hiç okuduğu birkaç kitap sayesinde olgunlaştığını ve büyüdüğünü hissedebilir mi? Ben bu üç kitap sayesinde hissettim. Acı gerçekler... Sanırım bu üç kitabın maalesef ki ortak yanı bu. Okurken iki kitapta ne kadar ağladıysam burada tam tersine
İncelemeye başlamadan önce şunu söylemek istiyorum, bu yıla böyle güzel bir kitap ile başladığım için çok mutluyum, şu ana kadar okuduğum çok etkilendiğim ve herkese tavsiye edeceğim kitaplardan birisi oldu. Kitabı podcast yayıncısı "Ortamlarda Satılacak Bilgi" Merve'nin Ağaçların gizli yaşamı isimli podcast bölümünü dinledikten
Kitap hızlı okunuyor ama sevemedim. Bu kitaba dair bir beklentim vardı ve okumaya devam etmemi sağlayan şey belki ileride beklentimi karşılacak sahneler olabilir ihtimaliydi. Kötü çocuk hikayelerine bakış açım değişmiş sanırım, bundan 10 yıl önce falan okusam belki daha çok severdim hikayeyi ama yine de bayılmazdım.
Konusuna gelirsek Romeo, düşmanından intikam almak için, düşmanın nişanlısı olan Dallas ile bir davette uygunsuz bir şekilde basılıyor. İçinde yaşadıkları toplum gelenekleri sebiyle evlenmek zorunda kalıyorlar. Düşmandan aşka dönüşen bir hikayedi yani kısaca.
Karakterlere gelirsek Romeo gerçekten sinir bozucu bir karakterdi. Dallas'ın intikam sahnelerini sevsemde o da çok tatmin edici bir karakter değildi. Sürekli yemek yiyip yatan ve kitap okuyan ve kafayı bebek yapmakla bozmuş tembel birisiydi. Bebek takıntısı sinir bozucuydu. Aşkları bana geçmedi ve cinsellikle ilgili sahelerinde de midem bulandı baya.
Merhaba arkadaşlar! Bugün sizlere #zirveninsavaşı kitabının yorumu ile geldim.
Bir masa ve yüzüklü amcaların güç savaşlarının sonuçlarından bolca etkilenen çocuklarından birisi Asil diğeri ise Cesur’dur.
Bu iki çocuğun yaşantılarının zorlukları ve ardından birbirlerine rastlamaları ile başlıyor diyebilirim.
Konu kafanızda 150 sayfa sonra tam olarak oturup aksiyonun pençesine düşüyorsunuz. Kadın karakterin güçlü olduğu her kitaba bakış açım 360 derece değişiyor. Asil karakteri kesinlikle gücü ve zekasıyla beni etkisi altına aldı. Güçlü ve zengin bir ailenin çocuğu olan Asil, tam olarak annesinin kızı.
Ve gelelim o kutsal karaktere Cesur, ah kalbimi deliveren aşk. Kesinlikle her genç kızın bağ kuracağı o karakter tiplemelerinden biri. Aileden ve güçlü masanın getirisi olan bir zorunlu yaşamın dayatmaları ile savaşan biriydi Cesur. Kendisi olmaktan iyice çıkmaya başladıkça bu baskıdan kurtulmak için sürekli yollar ararken bir savaşın ortasına düşmesi ile işler benim için eğlenceli olmaya başlamıştı. Neden mi çünkü Asil ile karşılaşmıştı.
Heyecanla ve soluksuz bir nefes ile okuyacağınız o kitap Zirvenin Savaşı. Mutlaka okuyun. Yazarın kalemi daim olsun.
Uzun zamandır kişisel gelişim kitapları okuyordum. Öykülere ara vermiştim. Uzun bir aradan sonra bu boşluğu doldurabileceğim muhteşem bir kitap seçtiğimi düşünüyorum. Demokrat parti dönemi Türkiyesinde siyasal dengesizliklerin, adam kayırmanın ve parası olanın konuştuğu dönemde (bugünden farkı yok esasında) Osman'ın trajik hikayesi işlenmiş. Bu yiğit ve bir o kadar akıllı çocuk, deli dedikleri İbram'la kitabın sonunda ailesinin öcünü alıyor. Eğer intikam alınmasaydı kitaba bakış açım değişirdi. Güzel sonlandı. Ayrıca Köstence'nin tasvirleri bana büyüdüğüm yer Foça'yı anımsattı.
Şato kitabını sonunda bitirebildim. Kitabın kapağını açıp ilk paragrafları okumaya başladığımda kendi kendime “Gerçekten akıcı bir kitaba benziyor hemen bitiririm bu kitabı.” Dedim. 3. 4. Sayfalara geldiğimde baktım ki hiç bir şey anlamamışım. En başa dönüp tekrardan okumaya başladım yine aynıydı, gerçekten anlaşılması çok ama çok zor bir kitap.
Şato 350 sayfadan oluşuyor. Bitirdim ama sanki 1000 sayfalık bir romanı bitirmiş gibi yoruldum. Kitap okumayı çok sevmeme rağmen kitabı okumak işlence gibi geldi bana. Neden bu kadar kitap hakkında kötü yorum yapıyorsun? Diye soracak olursanız kitabı alıp okumaya başlayabilirsiniz, o zaman anlarsınız.
Dava kitabında K. Karakteri işlemediği bir suçun içerisinde ve kendini dava halindeyken bulmuştu.
Şato romanında ise kendini Kadastrocu olarak bir Şato köyünde bulur. Asla çalışacağı yere ulaşamaz. Bürokrasi o kadar kötüdür ki hangi memur ne iş yaptığı bilinmez. Şato yöneticisi halka hiç görünmez bile. Kendi işinden başka işler yapmak zorunda kalır. Anlamlandıramaz olduğu yerdeki halini, sıkışıp kalır, yalnızlık hisseder. Baktığımızda konu olarak çok kötü değil fakat karakterlerin diyalogları çok uzun. Olay örgüsü 350 sayfalık bir kitaba göre çok az. Sahneler fazla değişmiyor ve okuyucuyu sıkıyor.
Şato kitabın sonu yarım kalmış. Herhangi bir bölümün sonu gibi bitmiş. Belki kitabın sonlarına doğru kitaba olan bakış açım değişir dedim ama yine aynı kaldı…
ŞatoFranz Kafka · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20179,8bin okunma