Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Atatürk'ün Din ve Laiklik Anlayışı

Ethem Ruhi Fığlalı

Atatürk'ün Din ve Laiklik Anlayışı Sözleri ve Alıntıları

Atatürk'ün Din ve Laiklik Anlayışı sözleri ve alıntılarını, Atatürk'ün Din ve Laiklik Anlayışı kitap alıntılarını, Atatürk'ün Din ve Laiklik Anlayışı en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"Dinsiz kimse olmaz. Bu genelleme içinde şu din ya da bu din demek değildir. Tabiatıyla biz, içine girdiğimiz dinin en çok isabetli ve olgun olduğunu biliyoruz. Ve imanımız da vardır. Fakat bu inanışı nurlandırmak lazım, temizlendirmek, güzelleştirmek lazımdır ki, hakikaten kuvvetli olabilsin. Yoksa inanışımızda çok zayıf insanlardan sayılı olur. O zaman hu milleti, bu memleketi yıkmak için çalışan Şükrü Hoca gibi olur." (2 Şubat 1923-İzmir de halk ile konuşmasından).57
Sayfa 57 - Atatürk Araştırma MerkeziKitabı okudu
Bir kişinin dini duyguları ve dini kültürü ile içinde doğup büyüdüğü, terbiyesini aldığı aile çevresi ve okul arasında, kuşkusuz, sıkı bir ilişki vardır. Bu anlamda Mustafa Kemal Atatürk, mevcut belgelerin de işaret ettiği üzere, kendi döneminin din kültürüne oldukça üst düzeyde sahip Müslüman ve dindar bir ailenin çocuğudur. ilk dini bilgilerini
Sayfa 47 - Atatürk Araştırma MerkeziKitabı okudu
Reklam
İlk halifelerin şeriat uygulamaları...
İlk dört halife döneminde de toplumun ihtiyaçlarına, toplumun değişim ve gelişimine paralel bir biçimde, İslâm mesajına uygun yöntemle ortaya konan çok zengin ve değerli uygulama ve yorum örneklerine rastlanmaktadır. Mesela Kur ân'da zekât vermeyenler için bir had (ceza) tayin edilmiş değildir. Buna rağmen ilk halife Hz. Ebu Bekir, zekât
Sayfa 41 - Atatürk Araştırma MerkeziKitabı okudu
[Milletin varlığını sürdürebilmesi için birevleri arasında düşündüğü ortak bağ, yüzyıllardan beri gelen şekil ve niteliğini değiştirmiş. yani millet, dine ve mezhebe dayalı bağ yerine Türk milliyeti bağıyla bireylerini toplamıştır. Millet, uluslararası genel mücadele alanında hayat ve kuvvet sebebi olacak ilim ve vasıtanın ancak çağdaş uygarlıkta bulunabileceğini değişmez bir gerçek olarak kabul etmiştir. Sonuç olarak efendiler, millet, saydığım değişikliklerin ve inkılapların doğal ve zorunlu bir gerekliliği olarak genel idaresinin ve bütün kanunlarının ancak dünyevi ihtiyaçlara dayanmasını ve ihtiyaçların değişmesi ve gelişmesine göre sürekli olarak değişim ve gelişim göstermesini esas alan dünyevi bir yönetimi olmazsa olmaz saymıştır). 9 Nisan 1928'de kabul edilen ve Anayasa'nın 2. maddesindeki "Türkiye Devletinin dini, Din-i İslam'dır" hükmünün kaldırılmasından sonraki durumda, "din ile devletin ayrılma prensibi, devlet ve hükümetin dinsizliği tervici manasını tazammun etmemelidir/kapsamamalıdır. Din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması, dinlerin, devleti idare edenlerle edecekler elinde bir ålet olmaktan kurtuluş teminatıdır… Bu sebepledir ki, beşeriyetin manevi saadetlerini deruhde eden din, ağyar eli değmeyen vicdanlarda bülend mevkiini ihraz ederek Allah ile ferd arasında mukaddes bir temas vasıtası haline girmiş bulunacaktır…" şeklinde ifade edilen anlayışa göre hareket edilmiştir.
Sayfa 93 - Atatürk Araştırma MerkeziKitabı okudu
Şunları ben söylesem mürtet ilan edilirim.
İmam Azam'in görüşleri istikametinde şu yorum da yapılmıştır: "Şeriat, ed-din in müesses hale gelmesi, hukuk ve siyasete girmesi, toplum teorisi haline gelişidir. Şeriat, vahiy/kitap ve peygamber aracılığı ile indiği toplumun somut sorunlarını evrensel ed-din açısından çözer. Fakat şeriatların değişmesi gösteriyor ki, çözümler, nesnesini bir kere ve bütün zamanlar için veren nihai, ebedi ve evrensel çözümler değil; zamana ve mekana, toplumsal yapıya, kavimlerin etnik, antropolojik, demografik, ekolojik, sosyolojik yapısına bağlıdır. Daha somut konuşmak gerekirse, Allah'a tapınma (ubudiyet) Din'dir; fakat bunun menâsiki (ritüelleri) değişebilir ve Şeriat'tır. Mirası adil bir şekilde paylaştırmak Din'dir. Fakat bunun hangi oranlarda paylaştırılacağı Şeriat'tır. Hırsızlığın, adam öldürmenin, zinanın kötü (ahlâksızlık) olarak nitelenmesi ve bunların engellenmesi, cezalandırılması gerektiği Din'dir; fakat bu suçlara hangi cezaların terettüp ettiği Şeriat'tır. Sosyal ve siyasi ahlak Din'dir; fakat sosyal ve siyasi kurumlaşmalar Şeriat'tır. O halde, Din sabittir, değişmez ve evrenseldir; şeriat ise dinamiktir. Din ruh ise, Şeriat bedendir; büyür, değişir, ihtiyarlar…".
Sayfa 39 - Atatürk Araştırma MerkeziKitabı okudu
İslam: Cehalet ve meskenetin uyuşturduğu statik bir din değil, bilginin sevgi ile bütünleştirildiği dinamik bir din.
Sayfa 9 - Atatürk Araştırma Merkezi Başkanlığı/ 2. BaskıKitabı okudu
Reklam
Nokta? Bence de nokta.
Din işlerinin cemaatler eliyle yürütülmesine müsait değildir; çünkü İslam'da Hristiyanlıktaki gibi bir kilise teşkilâtı ve din adamları sınıfı mevcut değildir, olamaz da. Her fert, Allah karşısında aynı hak ve aynı yetkilere sahiptir. Din görevlilerinin, din hizmetlerini yürütme ve halkı din bilgileri açısından aydınlatmanın dışında, din adına bağlayıcı ve emredici hiçbir yetkisi yoktur.
Sayfa 85 - Atatürk Araştırma MerkeziKitabı okudu
Kurtuluş savaşında din sömürüsünden çok çekmiş olan önderlerin, özellikle Atatürk'ün, dini denetim altında tutmak istemesi anlaşılır bir durumdur. Nitekim aynı durum Fransız Devriminde de yaşanmıştır. Ancak bu durumu demokratik dönemde sürdürmek olanaksızdır. Demokratik devlet, ister istemez laik olmak zorundadır. Dinlere hem karışamaz ve hem de bir dine öncelik/üstünlük tanıyarak onun okullarını açamaz. Öte yandan, dinsel toplulukların kendi din okullarını açmasını da önleyemez.
Sayfa 84 - Atatürk Araştırma MerkeziKitabı okudu
Kanunun tümü hakkındaki görüşmelerden sonra maddelere geçilir ve "Halife görevden alınmıştır. Halifelik, hükümet ve Cumhuriyet anlam ve kavramlarının içinde zaten var olduğundan, halifelik makamı kaldırılmıştır" şeklindeki birinci madde üzerine söz alan Urfa mebusu Şeyh Safvet Efendi, kısaca İslamiyet adına imiş gibi takdim edilen halifelik konusunun Cumhuriyet dönemine kadar incelenmediğini ve hakkında makul ve mantıklı sağlam bir görüşe ulaşılamadığını; halifeliğin gerçek anlamda bu "Koca Meclis"in manevi şahsında belirdiğini ifade eder.
Sayfa 77 - Atatürk Araştırma MerkeziKitabı okudu
Belki dünün ve bugünün pek çok Müslümanı gibi, dinin pratiklerini yerine getirme, yani dini namaz-oruç gibi pratikleri ile yasama açısından zaafları vardır ve olmuştur; ama Atatürk'ün din aleyhine veya dinle ilgisizlik anlamına gelebilecek herhangi bir söz ve tavrına rastlamak şöyle dursun, her davranışında ve sözünde, ihlasla / içtenlikle inandığı İslam dinine ve değerlerine kuvvetle sahip çıktığını ve üzerine titrediğini görürüz.
Sayfa 51 - Atatürk Araştırma MerkeziKitabı okudu
108 öğeden 61 ile 70 arasındakiler gösteriliyor.