Ateş Denizi kitaplarını, Ateş Denizi sözleri ve alıntılarını, Ateş Denizi yazarlarını, Ateş Denizi yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Türk edebiyatının son 30 yılında biyografi alanında zirvede tek başına yaşayan Beşir Ayvazoğlu’nun içerisinde biyografik dokular taşıyan “Ateş Denizi” adlı belgesel-romanı, beni kitabı okuduğum 10 gün boyunca 1930’lar Türkiyesi’nde sanki kendim yaşamışım gibi yaşattı. Son dönemlerde kurgudan oluşan bir eserden böylesine istifade ettiğim güzel
Bu dünyayı özlüyor musun, bilmiyorum. İnan ki, artık özlenecek bir yer değil. Sana dünyaya geri dönme şansı verilse bile, asla kabul etme! Bu dünya artık senin bıraktığın dünya değil; gül hazin, sünbül perişan bâğzârın şevki yok!"
İstanbul'un korkulu rüyası hâlâ zelzeledir; zelzele korkusundan ahşaba yönelen halk, Ateş Denizinde Üç Gün'de anlatmaya çalıştığım Cibali yangını gibi büyük yangınların şehri neredeyse tamamen yok etmesine rağmen bu tercihinden vazgeçmemişti. Öyle ki bazan bir yangından sonra yapılmaya başlanan evler, inşaat sırasında başka bir kızılca kıyametle küle dönerdi.
Bütün gece yazmıştım. Geceyi ve yer yer köpek sesleriyle yırtılan derin sessizliği seviyorum. Sokaklardan el ayak çekilince sanki dünya bana kalıyor, kendimi daha güçlü ve daha hür hissediyorum
Şimdi kendi kendime soruyorum: Niçin sen de onlar gibi rahat değilsin? Peki, onlar göründükleri kadar vurdumduymaz adamlar mı? Yoksa mizahı bir rahatlama, bir firar vasıtası olarak mı kullanıyorlar? Bu bin bir badireden geçmiş adamlar, dünya yıkılsa umurlarında değilmiş gibi gülüyor, nükteler savuruyor, kelime oyunları yapıyor, en ciddi meseleleri bile derhal sulandırarak ortaoyunu muhaveresine çeviriyorlar. Doğrusu izah etmekte zorlanıyorum; bu belki de kendi kendilerine tatbik ettikleri bir çeşit tedavidir, kim bilir! Mektep çocukları gibi, tek tek görüştüğünüz zaman ciddi ve makul şeyler söyleyen, istiyorsanız herhangi bir meseleyi sizinle enine boyuna müzakere ve münakaşa eden Esafil, bir araya geldiklerinde sanki şahsiyet değiştiriyorlar.
Gazeteyi beklerken, kendimi İsmail Saib Efendi gibi bu kütüphaneye kapatarak dışarıdaki dünya ile alâkamı kesip kesemeyeceğimi, bu kedilerle yaşayıp yaşayamayacağımı düşündüm. Raflardaki dizi dizi kitaplar geçmişe açılan firar kapılarıydı ve şu kendilerini kitaplara gömmüş adamlar da muhtemelen benim gibi kaybedilmiş şeylerin peşinde koşuyorlardı. Aslında belki de geçmişi kitaplarda aramak boşuna bir gayretti; bütün bir geçmiş, yekûn halinde yaşadığımız anın içinde zaten mevcuttu; onu hissedip yaratıcı bir hamleye dönüştürmekti aslolan.
Alanım (edebiyat) nedeniyle okumak zorunda olduğum bir kitap olsa da iyi ki okumuşum dediğim bir kitap oldu. Yer yer anlaşılması güç ve olaylar arası bağlantının koptuğu bir romandı. Buradan sonra yaptığım değerlendirme biraz akademik olabilir. Kitap kurgusal bir karakter olan Galip Tahiroğlu'nun biyografisi gibi tertiplenmiş olsa
da aslinda
Ayvazoğlu'nun (kitabın bazı bölümleri hariç) bana hitap etmediğini tecrübe ettiğim bir kitap oldu. Cumhuriyet'in ilk yıllarındaki edebiyatçıları ve edebiyat dünyasını (Ve Tanburi Cemil Bey'i) , 18.yy sonlarındaki divan şairlerini merak edenlere tavsiye ederim.
İbrahim Kalın'ın Barbar, Modern, Medeni kitabından sonra okumakta zorlandığım bir kitaptı.
Ateş DeniziBeşir Ayvazoğlu · Kapı Yayınları · 2013167 okunma