Atsız'ı tanımanın en güzel yolu onun kitaplarını, yazılarını okumaktır...
Atsız'ı, romanlarını, şiirlerini, hikayelerini, makalelerini okuduk, onu eserlerinden tanıyorduk....
Altan Deliorman'ın, A. Bican Ercilasun'un onun hakkında yayımladıkları kitaplarından, Yağmur Atsız'ın "Ömrümün İlk 65 Yılı"ndan, Buğra Atsız'ın bazı yazılarından da Onun hakkında çok şey öğrendik...
Rahmetli Yücel Hacaloğlu da Atsız'ın Mektupları'nı yayınlayarak onu, ruh halini, insan yönünü öğrenmemize katkıda bulundu...
Keşke o mektupları yayımlarken sansürlemeseydi...
Ama bir noktada hak vermiyor da değilim. Sansürlediği bölümlerin büyük bölümü A. Türkeş ile arasının açıldığı 1971 yılından sonra ve sansürlenen bölümler muhtemelen Başbuğ Türkeş aleyhindeki sözlerini içeriyor...
Bir yayıcının da, temel okuyucu kitlesinin tepkisine neden olacak cümlelleri sansürlemesini Türkiye şartlarında normal görmeye çalışmak gerek...
Ama hepimizin öğrenmesi gerek; sansürün sonu yok...
Bırakın insanları gerçek düşünceleriyle tanıyalım..