Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Aynada Melankoli

Jean Starobinski

Öne Çıkan Aynada Melankoli Gönderileri

Öne Çıkan Aynada Melankoli kitaplarını, öne çıkan Aynada Melankoli sözleri ve alıntılarını, öne çıkan Aynada Melankoli yazarlarını, öne çıkan Aynada Melankoli yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Sesime işlemiştir o çığırtkan! Bu kara zehir bütün kanımdır! Korkunç aynayım ben Cadının kendini seyrettiği! Hem yarayım hem de bıçak! Tokat benim, yanak da! Çark benim, çarka gerilmiş beden de! Kurban benim, cellat da! Kalbimin vampiriyim! -Terkedilmiş büyüklerden biri, Sonsuz gülmeye hükümlü Artık gülümseyemeyenlerden biri!
Baudelaire
Huzurlu okuyucu, kır masallarına alışmış Kanaatkar ve saf, iyi'nin yanında hep, Bu alemci ve melankolik, Satürn'e yaraşır kitabı fırlat at
Reklam
Teori, theoria, gözlemlemekten ileri gelen bir sözcüktür ve anlamı "dünyanın anlamlı düzeninin gözlemlenmesi"dir
Baudelaire alıntılanan bölümden önceki satırlarda bir kadın yüzüne daha fazla çekicilik kazandıracak güzelliği inceler ve böyle bir yüzde "şehvet ile üzüntü"nün bir arada bulunması gerektiğini belirtir. Bu yüzde "bir melankoli, bir bıkkınlık, hatta bir doygunluk ifadesi" olmalıdır. Baudelaire şöyle söyler: "Bir kadın yüzü genellikle ne kadar melankolikse o kadar kışkırtıcıdır." Baudelaire melankolinin bütün tehlikelerini bilir. Onu baştan çıkaran şey "yoksunluktan ya da umutsuzluktan" ya da "tinsel gereksinimlerden, iç dünyanın karanlıklarına gömülmüş tutkulardan" ileri gelen üzüntü dalgalarıdır. O dünyada gömülü olanı Freud değil, ancak Baudelaire yorumlayabilir; "hekimlerin isterik, hekimlerden biraz daha iyi düşünenlerse şeytansı diye niteledikleri ruh hali"nden söz eder. Tam bir anlam karmaşası vardır: Baudelaire "isterisini" "zevk ve korku içinde" "devşirir", ama "her şeyden, sefaletten, hastalıktan ve melankoliden kurtulmak" ister.
Baudelaire melankolisinin bedeni mi yoksa gölgesi mi oldu­ğunu söylemek zordur.
Tokat benim, yanak da! Çark benim, çarka gerilmiş beden de! Kurban benim, cellat da!
Reklam
" Hakikat kuyusu" Narkissos'un eğildiği kuyulara benzer, ama  aynı zamanda Charles d'Orleans'ın şiirinde sözünü ettiği "melankolimin derin kuyusu"dur; şair bu kuyuya baktığında "umut suyunun"  bulandığını ve "hokkadan dökülen mürekkebin" siyahlığına dönüştüğünü görür.
Yazdı, eriyordu kurşunlar çatılarda, Yosun tutmuş koca duvarlar hüzün soluyordu [...] Düş mevsimi, Esin perisi sarılır bütün gün Bir çan kulesinin penceresine; Melankoli, her şey uykudayken, öğle vakti, Dayamış elini çenesine, bir koridorun ucunda,­ Rahibe'den daha kara ve mavi gözü Herkesin açık saçık ve acı dolu hikayesini bildiği -Ağır aksak adımlarıyla erkenden sürükler sıkıntıları, Ve alnı gecenin uyuşukluklarıyla hala nemli
Sayfa 27
İnsan bilimlerinin XIX. yüzyılda ortaya çıkıp gelişmeye başla­malarını kimi edebiyat tarihçileri, örneğin Albert Thibaudet, gele­neksel metinlerin eleştirilmeye başlamasıyla açıklar. Ancak gelenek eleştirisinin gelenek-modernlik kutuplaşmasının temelinin daha XV. yüzyıldan itibaren oluşmaya başladığını gözden kaçırmamak gerekir. Bu kutuplaşmaya ilişkin çok önemli çatışmalar olmuştur metinler düzleminde. En büyük örnekde Eskiler ile Modernler kavgasıdır
57 öğeden 31 ile 40 arasındakiler gösteriliyor.