Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Babailer İsyanı

Ahmet Yaşar Ocak

Babailer İsyanı Gönderileri

Babailer İsyanı kitaplarını, Babailer İsyanı sözleri ve alıntılarını, Babailer İsyanı yazarlarını, Babailer İsyanı yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Devrin müellifleri Türkmenleri belirlemek ve şehirlilerden ayırt etmek için mesela Etrâk-ı bî-idrak (akılsız Türkler), Etrâk-i Mütegallibe (zorba Türkler), Etrâk-i nâ-bak veya nâ-pâk (korkusuz yahut pis Türkler) ve bilhassa Etrâk-i Hârici veya Etrâk-i Havâric (İsyancı, dinsiz Türkler) gibi hakaret dolu terimler kullanıyorlardı. Buna karşılık olarak Türkmenler de şehirli ırkdaşları için Yatuk (tembel) gibi kelimeler sarfetmek sûretiyle, onlara karşı besledikleri kini ve aşağılamayı ifade ediyorlardı. Diğer yandan Selçuklu hükümeti devlet işlerinde İranlı unsurları tercih etmek durumunda olduğu için Türkmenlerin kızgınlıklarını kışkırtıyordu. Bürokrasideki yüksek kademeleri işgal eden İranlılar da Türkmenlere horlayarak davranıyorlardı. Öyle görülüyor ki, devletin ana demografik gücünü oluşturan Türkmenler, kendilerini kendi topraklarında ve kendi devletlerinin sınırları içinde ''istenmeyen vatandaş'' gibi hissediyorlar ve bunu hazmedemiyorlardı. İşte belki de özellikle bu hor görülme ve aşağılanma, başka bir ifadeyle bu sosyal çatışma, Türkmenlerin merkezî otoriteye karşı çıkmalarında şüphesiz en önemli faktörlerden birini oluşturmaktaydı.
Sayfa 62 - Dergah Yayınevi, 9. Baskı Kasım 2020, BABAİLER İSYANININ SEBEPLERİ, TEMEL SEBEPLER, SOSYAL VE PSİKOLOJİK OLANLAR
...Bütün bunlara bir de Türkmenlerin bazan yolları üstünde bulunan şehir ve kasabalara, köylere yaptıkları yağma akınlarını eklemek gerekir. Onlar bu yağma hareketlerini kendi bazı kaçınılmaz ihtiyaçlarını temin için yapıyorlardı ve bu arada kervanlara da hücumdan geri durmuyorlardı. Yağma hareketlerine engel olmak için şayet hükümet araya girerse, o zaman da hükümet kuvvetleri ile Türkmenler arasında kavgalar çıkıyordu. Devrin kaynakları Türkmenlerin bu tip yağma hareketlerinden örneklerle doludur. İşte gerek köylüler, gerekse şehirli ahali ile yaptıkları bu sürekli çatışmalar, onların yerleşik nüfus ile aralarında doldurulmaz bir boşluk yaratmıştı. Bu boşluk, birbirinden tamamen farklı bir hayat tarzı sürdüren bu iki zümre arasında, belki bizim bugün yeterince kavrayamadığımız bir sosyal zıtlaşma meydana getiriyordu.
Sayfa 61 - Dergah Yayınevi, 9. Baskı Kasım 2020, BABAİLER İSYANININ SEBEPLERİ, TEMEL SEBEPLER, İKTİSADİ OLANLAR
Reklam
Burada, Türkmenlerin hayat şartlarını ağırlaştıran önemli bir başka faktörü daha, demokgrafik yapıdaki yoğunlaşmayı da unutmamak gerekir, ki bu da toprak konusundaki bu sıkıntılara rağmen bir de, XIII. yüzyılın başından beri Anadolu'ya devamlı sûrette vuku bulan göçler sebebiyle Türkmen nüfusundaki artıştır. ... XIII. yüzyılın başlarına, hatta ilk çeyreğine gelinceye kadar durum bu merkezdeydi. Fakat, bu devirden itibaren, Moğol istilâsınınkiler de dahil olmak üzere yeni göç dalgaları, yeni nüfus artışı sebebiyle eskiden gelip hayatlarını düzene sokmuş olanların bu düzenini büyük bir ihtimalle alt üst etti. Arâzi muhtemelen yetersiz hale geldiğinden hükümet yeni gelenleri yerleştirme hususunda zorlanmaya başladı. Ayrıca, yerleşik hayata geçip buna alışanlar, ellerindeki ekili arazileri yeni gelenlerle mer'a veya kışlak olarak paylaşmaya razı olmuyorlardı. Tabiatıyla bu da yenilerle eskiler arasında geçimsizliğe yol açıyordu. Bu tip kavgalar, hayvanlarına mer'a arayan ve hükümetin talimatını dinlemekten çok kendi bildiği gibi hareketi tercih eden Türkmenler arasında, Baba Resûl isyanından önce beliren genel memnuniyetsizliğin artmasında hatırı sayılır bir etken oluşturmuş olmalıdır. Bu yüzden isyanın temelinde, bu sade, basit ama zor bir hayat yaşayan insanların, her ne pahasına olursa olsun, yüzyıllardan beri alıştıkları konar-göçer hayatlarını sürdürme yolundaki sarsılmaz azimlerini aramak ve bunu önemli bir faktör olarak kabul etmek gerekir. Onlar kendilerini yerleşik hayat yaşayan kardeşlerinin arasında çok rahatsız hissediyorlardı.
Sayfa 60 - Dergah Yayınevi, 9. Baskı Kasım 2020, BABAİLER İSYANININ SEBEPLERİ, TEMEL SEBEPLER, İKTİSADİ OLANLAR
Muhtemelen XIII. yüzyılın ilk çeyreğinden sonra, devletin siyasi, ekonomik ve kültürel bakımlardan en parlak bir dönemde bulunmasına rağmen, toprak rejimi bozulmaya ve özel mülkiyet veya vakıflar, konar-göçerler için hayatî önemi hâiz müşterek mülkiyet (kollektif) aleyhine dönmeye başladı. Bu bozulma, köylerde de hatırı sayılır özel mülklere sahip bir toprak aristokrasisinin çıkmaya başlamasına yol açtı. Bu toprak aristokratları köylüleri ırgat olarak kullanıyordu. Böylece, köylülerle devlet arasında bu büyük toprak sahiplerinden ibaret bir aracı sınıf meydana geldi.
Sayfa 59 - Dergah Yayınevi, 9. Baskı Kasım 2020, BABAİLER İSYANININ SEBEPLERİ, TEMEL SEBEPLER, İKTİSADİ OLANLAR
Daha Anadolu'da yaptıkları ilk fetihlerden itibaren Selçuklular, vaktiyle Horasan'a indiklerinde zengin toprak sahipleriyle halk kitleleri arasında gördükleri büyük uçurumu, Bizans aristokrat toprak sahipleriyle yerli ahali arasında da gördüler. Bu sebeple herhangi bir sosyal krizden sakınmak maksadıyla, kendi geleneklerine de uygun olan mîrî toprak rejimi ile askerî iktâlar sistemini uygulamaya başladılar. Hatta XIII. yüzyıla kadar feodal sistemin oluşmasına da engel olabildiler. Fetholunan bütün topraklar, İslâm hukuku gereğince doğrudan doğruya devletin malı telakki ediliyordu. Mamafih bazı şartlar altında özel mülkiyet de kabul olunmuştu ama bu tip mülkiyet önemli bir miktar teşkil etmiyordu. Özel mülkiyet şehirlerle köylerin yakınlarında bulunan bahçeleri, bağları ve buğday ve arpa tarlalarını içine alıyordu. Bu özel mülkiyetin yanında başka bir çeşit mülkiyet daha vardı ki, devlet hizmetindeki bazı şahıslara hükümetçe verilmişti. ''Dîvanî malikâne'' diye adlandırılan bu çeşit toprak mülkiyeti ne satılabilir, ne bağışlanabilir ne de miras yoluyla intikal edebilirdi.
Sayfa 58 - Dergah Yayınevi, 9. Baskı Kasım 2020, BABAİLER İSYANININ SEBEPLERİ, TEMEL SEBEPLER, İKTİSADİ OLANLAR
Babâiler veya Baba Resûl isyanının muhtelif sebepleri arasında, XIII. yüzyılda, özellikle de bu yüzyılın ortalarına doğru Anadolu'nun içinde bulunduğu iktisadi sıkıntılar, daha baştan itibaren araştırıcıların dikkatini çekmiştir. Genellikle, bu olayda Türkmenlerin içinde bulunduğu kötü hayat şartlarının baş rolü oynadığı belirtilmiş, özellikle Rus türkologlar işin bu yönü ile yakından ilgilenmişlerdir. Mesela W.A. Gordlevski, Baba Resûl isyanını sadece iktisadi sebeplere bağlı olarak ele alır ve bunun bir köylü ayaklanması olduğunu iddia eder. Nitekim olay baştan sona kadar dikkatle incelendiğinde, gerçekten de isyanın meydana gelmesinde iktisadi şartların hatırı sayılır bir yeri olduğu, bu hususun belirgin olarak meydana çıktığı görülür. Ancak her tarihsel olayda olduğu gibi, böyle geniş kapsamlı ve etkileri yüzyıllarca devam eden bir olayı da tek sebeple açıklamak mümkün olmamakla beraber, meselenin ağırlık noktasında iktisadi sebeplerin önemli bir yeri olduğu açıktır. Konuya yakından bakıldığında bunların, Anadolu Selçuklu Devleti'nin toprak ve vergi rejiminin o devirdeki durumuyla çok yakından ilgili bulunduğu anlaşılmaktadır.
Sayfa 57 - Dergah Yayınevi, 9. Baskı Kasım 2020, BABAİLER İSYANININ SEBEPLERİ, TEMEL SEBEPLER, İKTİSADİ OLANLAR
Reklam
Burada eğer konunun kendi birliği içinde genel vaziyetine bir göz atılacak olursa, aşağıdaki biçimde özetlemek mümkündür: 1237 yılında, II. Gıyaseddin Keyhusrev babası I. Alaeddin Keykubad'ın zehirlenerek ölmesinden sonra Anadolu Selçuklu tahtına geçmiştir. Babasının zamanında doruk noktasına erişen memeleketin siyasi, içtimai ve iktisadi nizamı,
Sayfa 52 - Dergah Yayınevi, 9. Baskı Kasım 2020, BİLGİLERİMİZİN ESKİ DURUMU VE BAZI MESELELER
Babâiler isyanı, belli bir tarihte başlayıp bitmiş bir olay olarak kalsaydı, belki de o kadar önemli olmayacaktı. Fakat bu olayı diğerlerinden ayıran şey, isyanın bitiminden sonra, özellikle konar-göçer Türkmen zümreleri ile, onların da ötesinde kırsal kesimde yerleşik bir sûfi hareket olarak, uzun yüzyıllar kalıcı bir etkiye ve kendi içinden yeni dini-sosyal birtakım hareketlere kaynaklık etmiş olmasıdır. Bunu biz Babâiler hareketi olarak adlandırıyoruz. Osmanlı İmparatorluğu'nun teşekkülü devresinde, ilk beyleri çevreleyen ve kendilerine Abdâlân-ı Rûm denilen Türkmen babaları hemen tamamiyle bu hareketin içinden geliyorlardı ve Türkmen muhitlerinde büyük bir etkiye sahiplerdi. Bu etki aynı zamanda, Anadolu Selçuklu Devleti'nin dağılmasından sonra ortaya çıkan muhtelif Türkmen beyliklerine de yayılmıştı. Babâiler hareketine mensup bir sürü Türkmen babası, bu beyliklerdeki ahali ile devamlı temas halindeydi. ... Kısmen 1970'li yıllarda, fakat daha çok Alevî-Bektaşî kimliğinin gündeme geldiği 1990'larda, Hacı Bektaş-ı Veli birçok eserde ya bir bölüm olarak, ya da müstakil monografiler halinde, yukarıda vurgulamaya çalıştığımız ideolojik çerçevede inceleme konusu olmuştur. Sünnî ya da Alevî kökenli araştırmacıların kaleminden çıkan bu monografilerin çoğu, ne yazık ki bilimsel bir tarih yöntemine dayanmaları şöyle dursun, sağlam bir tarihî tenkit kavramından da yoksun çok açık birer saptırılmış tarih (histoire de-formee) örneği olup, birbirine zıt kimlikler altında kendi Hacı Bektaş-ı Veli'lerini yaratmaya çalışmaktadırlar.
Sayfa 48 - Dergah Yayınevi, 9. Baskı Kasım 2020, BABÂİ HAREKETİNE MENSUP ŞEYHLERE DAİR ÇALIŞMALAR
Tarih yazımında ideolojik angajman problemi
Ünlü Rus Türkolog'u W.A Gordlevski de, Anadolu Selçuklu Devleti'nin tarihine tahsis ettiği kitabında, Babâiler isyanına oldukça geniş bir yer vermiştir. Türkmen ve köylü düşmanlığı yaptığını söylediği İbn Bibi'yi eleştirmekle beraber, daha ziyade ona ve Osmanlı tarihçisi Cenâbi'ye dayanmaktadır. Tipik Marksist yaklaşımı kullanan Gordlevski, ''Baba
Sayfa 42 - Dergah Yayınevi, 9. Baskı Kasım 2020, DEĞİŞİK ESERLERDE BULUNAN BABÂİLER İSYANINA DAİR PASAJLAR
118 öğeden 61 ile 70 arasındakiler gösteriliyor.