Devrin müellifleri Türkmenleri belirlemek ve şehirlilerden ayırt etmek için mesela Etrâk-ı bî-idrak (akılsız Türkler), Etrâk-i Mütegallibe (zorba Türkler), Etrâk-i nâ-bak veya nâ-pâk (korkusuz yahut pis Türkler) ve bilhassa Etrâk-i Hârici veya Etrâk-i Havâric (İsyancı, dinsiz Türkler) gibi hakaret dolu terimler kullanıyorlardı. Buna karşılık olarak Türkmenler de şehirli ırkdaşları için Yatuk (tembel) gibi kelimeler sarfetmek sûretiyle, onlara karşı besledikleri kini ve aşağılamayı ifade ediyorlardı.
Diğer yandan Selçuklu hükümeti devlet işlerinde İranlı unsurları tercih etmek durumunda olduğu için Türkmenlerin kızgınlıklarını kışkırtıyordu. Bürokrasideki yüksek kademeleri işgal eden İranlılar da Türkmenlere horlayarak davranıyorlardı.
Öyle görülüyor ki, devletin ana demografik gücünü oluşturan Türkmenler, kendilerini kendi topraklarında ve kendi devletlerinin sınırları içinde ''istenmeyen vatandaş'' gibi hissediyorlar ve bunu hazmedemiyorlardı. İşte belki de özellikle bu hor görülme ve aşağılanma, başka bir ifadeyle bu sosyal çatışma, Türkmenlerin merkezî otoriteye karşı çıkmalarında şüphesiz en önemli faktörlerden birini oluşturmaktaydı.
Sayfa 62 - Dergah Yayınevi, 9. Baskı Kasım 2020, BABAİLER İSYANININ SEBEPLERİ, TEMEL SEBEPLER, SOSYAL VE PSİKOLOJİK OLANLAR