Goethe’nin klasik bir sözü vardır;”Dünya hassas kalpler için bir cehennemdir.”diye.Çoğu kişide görmüşüzdür bu tür paylaşımları ve bu insanların böylesine katliamların,zulümlerin,felaketlerin,ikiyüzlülüğün kol gezdiği bir dünyada mutlu olmanın suç olduğunu düşünecek kadar ileri ince düşüncelere saplanmışlardır,buraya kadar her şey hastalık durumuna varmışsa da tamamdır .Fakat bazıları da,mutsuz olmak marifetmiş gibi mutsuzluklarıyla övünür ve bunu göstermekten çekinmeyerek,sürekli göz önüne serecek kadar tembelleşirler.Tembelleşirler diyorum,çünkü Mina Urgan’ın dediğine göre;Mutsuz olmak bir marifet değildir.Çektiğin acıları gözler önüne sermemek,büyük kişisel mutlulukların peşinden koşmak ayıbından vazgeçip,küçük mutluluklara sığınmak,onlarla yetinmektir marifet.Bu romanda bir İngiliz edebiyatı profesörü olduğu için özellikle merak ettiğim yazarın “Dinozorca” yani az parayla,tadını çıkarmayı ve insanları tanımayı hedefleyerek yapılmış gezileri vardır.
Bu küçük mutluluklarla yazılmış kitaba veda ederken “Bu dinozor öyle bir yaşa geldi ki artık,bunca genç ,bunca çocuk ölürken,daha fazla yaşamak biraz ayıp gelmeye başladı ona.İsteği çevresine ve kendisine bir başbelâsı haline gelmeden,bu dünyadan göçüp gitmek.”diyerek hoş bi veda etmiştir okuyucuya Mina Urgan.