Bazı zamanlar olur ki insan kendisini sıkmayacak kitap ister. Ama sadece o an için ister. Kişinin kendisini gerçek hayattan koparıp başka bir hayata ve bir karaktere bürünmek istediği bir an... ama kısa olunca tadı daha başka tabii ki. İşte Stefan Zweig'in kitapları tam da bu ana uygun kitaplar.
Bazen insan planlar yapar ama ona rağmen bazı şeyler heyecanlandırmadığı gibi harekete bile geçirmeyebilir ve hatta insanın nötr bile hissetmesine sebep olabilir. Ama bazen plansız olan şeyler bir anda insanı o ana/kişiye odaklar ve bambaşka bir şekilde hissetmesini ve eylemlerde bulunmasını sağlar.
Bazen sokaktan geçen insanları, metroda olan insanları veya herhangi bir ortamda olan insanları inceleriz ve aralarından tercih yaparız ve geriye 1 kişi kalır. O kişi nasıl bir hayata sahip, ailesi var mı, nasıl duygularını yansıtıyor,bu hale nasıl geldi,şimdi bunu yapacak ve bunu yapmaz diyerek gözlemlerimiz ve tespitlerimiz olabilir. (Başka yere ve boyuta çekmeyip, karşı taraftaki şahısı rahatsız etmeden...)
Kitabın ana karakteri işte tam da böyle hareket ediyor kendince söylemlerde bulunuyor,tespitler yapıyor, üstelik bir de takip ediyor ve bir şekilde o kişiyi koruyor.(takip etmesi rahatsızlık verici bir durum.)
Kitabı okurken birçok cümle hoşuma gitti ve düşünmeme sebebiyet verdi gerçekten de doğruluk payı olan cümleler ve insana bazı şeyleri inceden mesaj vererek sorgulatan cinsten cümlelerdi. Okurken çok keyif aldım. Kendimi orada var olan başka bir karakter gibi hissettim ve olaylara,duygulara daha başka başka şeylere şahit oldum. Okuduğum en iyi Stefan Zweig eserlerinden biri oldu...