"İki yol kalmıştı önümüzde, ya ölüm ya ayrılık yolu. Hangisi daha iyiydi acaba? Kuşkusuz hiçbiri. Biri ötekinden beterdi. İki beter yoldan, en az beter olanı seçmek zorundaydık. Dünya hala karışıktı...''
Mehmed Uzun
1953 yılında, Viranşehir kökenli bir aşiret ailesinin çocuğu olarak Siverek'te doğdu. Anne tarafı Zaza, baba tarafı Kürt kökenlidir. Babası koyun tüccarı olan Mehmed'in, beş kardeşi daha vardı. Küçük yaşlarında ailesinden duyduğu sözlü anlatım örnekleri, edebi sanatının temelini oluşturmuştur. İleride yazacağı romanların kökü, bu çocukluk
Mehmed Uzun'un Kader Kuyusu kitabında Suriyeli şair Ebu'l Ala'nın şu sözü hep hatırımdadır:
"Beni dünyaya getirenlerin kurbanıyım bugün, ama dünyada benim kurbanım olacak kimse istemiyorum."
Rahat bir gidiş, gözyaşı olmadan
Gideceğim...
Hafif bir yaprak gibi
Rüzgarın ağaçtan kopardığı
Gideceğim gözyaşı olmadan, ahsız
Taziyesiz
Gözyaşları ne için
Gideceğim
Rüzgar ve yel, su ve ışık gibi
Tanrı yüreğimi
Hayatın örsüne koymuş
Kahır ve güzelliklerin çekiciyle dövüyor.
Senden sonra da bir hayatım oldu, yaşadım, evlendim, bedenim başka birinin bedenine yaklaştı, başka bir el dolaştı vücudumda, başka birinin kokusu sardı etrafımı... Ama bu aşk değildi, aşk haram oldu bana, aşk hep uzağımda kaldı, bedenim, ruhum bir daha aşk nöbetine tutulmadı. Sen varken, yüreğimde senin aşkın vardı, kokunu hissediyorum. Ceco... Senden sonra aşkın ilahi bir düş olduğunu anladım, ruhun cenneti olduğunu... Seni kaybettikten sonra anladım bunu.MEMED UZUN KADER KUYUSU