#birincitekilşahıs #harukimurakami // “Ben zeki değilim. Ben kibirli değilim. Ben yalnızca kitabımı okuyan insanlar gibiyim. Bir caz kulübüm vardı ve kokteyller, sandviçler yapardım. Yazar olmak istemedim, kendiliğinden oldu. Bu bir çeşit lütuf, bilirsiniz, cennetten. Bu nedenle fazlasıyla mütevazı olmam gerektiğini düşünüyorum.” diyor sevgili Murakami.
Zamanında epey araştırdığım ve yazım ritüellerini merakla not aldığım bir yazardı. Fikirlerini, düşünce yapısını, şeffaflığını, hayal gücünü, dümdüz oluşunu ve enerjisini seviyorum. Kibirden abartıdan uzak, mizahi yönü yaratıcı, olduğu gibi..
Yazar bu defa öykülerle çıkıyor karşımıza. Uzun zamandır öykü okumamıştım, belki o yüzden belkide Murakami’den kaynaklı bilmiyorum inceden bir tebessümle okudum tüm kitabı. Gününüzün herhangi bir saatinde, kendinize ayırdığınız zaman diliminde, bir kahve eşliğinde okuyabileceğiniz, yalın ve dingin anlatımıyla sizi içine çeken bir kısa kitap. Birbirinden aykırı sekiz ayrı öykü barındırıyor içeriğinde.
Müzikten spora, aşktan ayrılığa, yaşamdan ölüme her duyguya kalemi değmiş yazarın, hayata kısa bir mola vermek için doğru adres Murakami…
”Maçın kazanılması ya da kaybedilmesi ile zamanın değeri ve ağırlığı değişmez. Zaman hep aynı zamandır. Bir dakika bir dakikadır, bir saat bir saattir. Ne denirse densin, onu özenli kullanmalıyız. Zamanla düzgün bir şekilde uzlaşmalı, olabildiğince harika anılar bırakmalıyız geride, bu her şeyden önemlidir.”