İsminden etkilenip okumaya başladım beğendimde keyifli, akıcı, kısa öykü niteliğinde bir kitap. Okuyun tavsiye ederim. Öyle unutulmaz etkilere sahip bi kitap beklemeyin ama kitabi bitirdikten sonra güzeldi dedirtiyor.
Bu yazara ait okuduğum ilk kitap. Severek okudum, tek solukta bitti diyebilirim. Zaten çok kalın olmayan bir kitap. İspanya'da bölgelere göre kültürün ayrılması ve konuşulan dilin de değişmesine dair güzel örnekler bulunmakta. Bununla beraber çingene/roman kültürüne ait bilgiler bulunmakta. Bir sosyolog gözüyle baktığımda bu bilgiler bize toplumsal ayrışma ve kapalı gruplardan örnekler sunmakta.Tüm bunlar bir aşk hikayesi olarak harmanlanmakta. Çingene atasözlerine yer verilmesi de ayrıca hoşuma giden noktadır. Okuyacaklara keyifli okumalar dilerim.
''Her kadın zehir gibi acıdır. Yalnız iki iyi anı vardır. Biri yatakta, öbürü ölümünde.''
PALLADAS
Bu cümleyle başlamış bir kitaptan çok bir şey beklenemezdi zaten içerik kötü üslup idare eder.
Puanım 2/5 (%35/100)
Genel olarak eh işte diyeceğim bir kitap. Alırken hakkında hiçbir şey bilmiyordum ve itiraf ediyorum ki sadece kargoyu bedavaya getirmek için aldığım bir kitaptı. Yine de Hasan Ali Yücel serisinden olduğu için çabucak okur ve severim diye düşündüm. Pek sevdiğim söylenemez ama nefret de etmedim. Beğenmememin en büyük nedeni
Carmen’in neler yapabildiğini anlatan kısa bir kitap. Kitabın içerisinde hem döneminin olayları, hem insanların aşk uğruna yaptıkları hem de insanları çıkarları için neleri göze aldıklarını okuyoruz...
Genel olarak kitap sıradan çingene kahramanlarla sıradan bir hikayeyi anlatmakla beraber kitabın sonlarında çingenler, yaşadıkları yerler ve konuştukları diller hakkında bilgi veren sade, akıcı ve aşk üzerine yazılmış bir kitaptır.
Aşkın insanı nasıl adım adım karanlığa sürüklediğini anlatan bir klasik okudum bugün...
Prosper Merimee her ne kadar kitabın daha ilk sayfasında "Her kadın zehir gibi acıdır. Yalnız iki iyi anı vardır. Biri yatakta, öbürü ölümünde" şeklinde Palladas'a ait bir alıntıya yer vererek beni kızdırmış olsa da kitaba şans vermeye karar verdim.
Fransız yazar Prosper Merimee'nin bir çingene kızı olan Carmen ile onbaşı Don Jose arasındaki aşkı anlatan uzun hikayesi. Daha önce Bizet'in bu hikayeden alıntılayarak bestelediği aynı adlı operasını izlemiştim/dinlemiştim. Opera eserini çok beğenirken kitaptan aynı etkiyi alamadım. Çevirinin etkisi miydi, anlatımda mı sorun vardı yoksa hikayeyi
(Ufacık bir spoiler var. Esas hikâyeyi etkilemiyor.)
Hikayeye bir arkeolog ile başlıyoruz. Arkeoloğumuzun yolu bir şekilde Don José ile kesişiyor. Beraber yolculuğa devam ediyorlar ve olaylar peşi sıra gelişiyor. İlerleyen zamanlarda arkeoloğumuz José'nin idam cezası aldığını öğreniyor ve onu görmeye gidiyor. İşte esas hikaye burada başlıyor. Kitabın geri kalanında José'nin ağzından Carmen ile olan hikâyesini dinliyoruz.
~~~~~
Açıkçası kitabın konusu aşk üzerine kurulu olduğu için beğeneceğimi düşünmüştüm fakat pek beğenemedim. Kitapta beklediğim gibi romantiklikler yoktu. Daha çok Carmen, José'nin sevgisini kullanıyordu ve José de Carmen'i sevdiği için buna göz yumuyordu. Bu yüzden Carmen'e de José'ye de bir türlü ısınamadım. Benim kitaba olan puanım 6. Belki de siz okur ve çok beğenirsiniz. Zaten kısa bir kitap olduğu için bence bir şansı hak ediyor.
CarmenProsper Mérimée · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20211,910 okunma