Henry Millerin ikinci karısı olan June Smith, lezbiyen sevgilisiyle 1927de Avrupaya kaçtığında, yazar çok uzun süren bir ruhsal çöküntü yaşar. Beş parasız ve aşağılanmış bir durumda baba evine döner, umutsuz ve huzursuzdur. Bir gün daktilonun başına oturur ve hiç ara vermeden yazmaya başlar. Bu yazılar daha sonra Henry Millerin üçüncü romanı olan "Çılgın Üçlü"ye dönüşecektir. Romanlarının konusunu her zaman kendi yaşamından alan Miller, bu romanında da ikinci karısıyla olan fırtınalı evliliğini ve Juneun lezbiyen arkadaşıyla olan ilişkisini yansıtmıştır. Gizemli, şaşırtıcı, soluk kesici güzellikteki June, Henryyi bir anda çarpmıştı; yazar "Çılgın Üçlü"de, Juneun yansıması olan kadın kahraman Hildredi şöyle tanımlar: "İkiyüzlülükten oluşan, gerçek bir pal peteği." Hildred, lezbiyen arkadaşı Vanya ve yazar Tony Bringin oluşturduğu üçlünün üç üyesi de doğuştan dengesizdir: Vanya ruhsal tedavi görmüştür, June deliliğin sınırlarında gezinmektedir, ikisi de uyuşturucu kullanırlar, Tony ise deli olup olmadığını gerçekten merak etmektedir. "Çılgın Üçlü", Millerin çektiği acıların bir derlemesi olduğu için oldukça etkileyici; bu roman, boyun eğmeyle başkaldırı, özlemle nefret arasına incecik bir çizgi çekiyor ve yirminci yüzyılın en anlaşılmaz, en karmaşık erkeklerinden birinin görmezden gelinemeyecek sanatsal başarısını simgeliyor.rn(Arka Kapak)