Henry Millerin ikinci karısı olan June Smith, lezbiyen sevgilisiyle 1927de Avrupaya kaçtığında, yazar çok uzun süren bir ruhsal çöküntü yaşar. Beş parasız ve aşağılanmış bir durumda baba evine döner, umutsuz ve huzursuzdur. Bir gün daktilonun başına oturur ve hiç ara vermeden...
Yazar, karısını lezbiyen arkadaşı ile paylaşmak ve hangi tarafın kaybedeceğini beklemekle geçirdiği yılları yazmıştır. Duygusal şiddetin hangi boyutlara varabileceğini göstermesi açısından muazzamdır. Yasaklamalar sebebiyle, diğer kitaplarında olduğu gibi, yazımından çok sonra okurla buluşabilmiştir.