Cuma Mektupları- 2
İsmet ÖzelCuma Mektupları- 2 Sözleri ve Alıntıları
Cuma Mektupları- 2 sözleri ve alıntılarını, Cuma Mektupları- 2 kitap alıntılarını, Cuma Mektupları- 2 en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.Müslümanca yaşamak & Müslümanca ölmek..
" Zulme boyun eğmemeğe kararlıyız..
Bedeli ne olursa olsun
Müslümanca yaşamanın haysiyetine talibiz..
Müslümanca ölmek de
bu dünyada edinebileceğimiz nimetin
zirve noktasıdır.."
Çünkü kendine karşı dürüst kalmaktan daha değerli bir vasıf bilmiyorum ben.
Kendini anlama Müslümanlara göre nefse karşı verilen mücahededir. Kırılmış nefs dünyayı dinler, dünyayı nefsi sınırlayarak dinlemeyi başarmakla anlama alanına varılır.
Sayfa 129 - ŞÛLEKitabı okudu
Düşünce evrenimiz içinde olayları yerleştirebildiğimiz oranda dünyayı karışık saymaktan uzak duracağız.
Sayfa 96 - ŞÛLEKitabı okudu
Felâketin ortasındayız. Kapitalizmin bizi ulaştırdığı yerdeyiz. Lâik, demokrat ve neşeliyiz.
Sayfa 117
Kime ne anlatıyorsun? Sözlerin ne değeri var? Çarklar dönüp duruyor yine. Şu okuyucu dediğin de beşûş bir çehreyle aval aval bakıyor.
"Bedeli ne olursa olsun Müslümanca yaşamanın haysiyetine talibiz. Müslümanca ölmek de bu dünyada edinebileceğimiz nimetin zirve noktasıdır."
Ama şakaların can yakmadığını kim söylemiş?
Sayfa 167 - Şûle YayınlarıKitabı okudu
Serlevha
Senin ve benim Avrupa'da, Amerika’da dostlarımız ve şemsiyelerimiz yok. İsviçre bankalannda hesabımız yok. Buna rağmen zulme boyun eğmemeğe kararlıyız. Bedeli ne olursa olsun müslümanca yaşamanın haysiyetine talibiz
Diken üstündesiniz, çünkü bir müslüman olarak bu ülkede size ancak edilgin, boyun eğen, tavizkâr cami cemaati içinde bir yer tanınmıştır.
Levazımat
İnsandan gayrı yaratıklar kendilerine "vahyedilen" neyse ona sadık kalmaktan ötesine geçemez.
"Liberaller liberalizmden, sosyalistler sosyalizmden ümit kesmiş durumdalar. Muhafazakâr olduklarını söyleyenler neyi muhafaza edeceklerini bilmiyorlar."
Sayfa 20 - Sen herhangi biri değilsin
Kr
Avrupa siyasi tarihi bir bakıma kilise gücünün hangi alanları kapsayacağı hususunda yürütülen mücadelelerin dindar olup olmamaktan çok işlerin rahipler eliyle yürütülüp yürütülmeyeceği belirleyici sayılmıştır. İki kılıç yani dünyevî ve uhrevî iktidar kimin veya kimlerin elinde olacaktır? Kilisenin mi, yoksa laiklerin mi? Protestanların mücadeleleri ve millî kiliselerin doğusuyla birlikte laik-devlete doğru bir temayül belirmişti. Teorik olarak laik devlet dinler arasında ayrım yapmayan ve bir kiliseyi diğerine tercih etmeyen devlet demektir..Fakat dünyanın hiçbir yerinde hiçbir çağda böyle bir devlet örneğine rastlamak mümkün olmamıştır...Devlet her zaman şu veya bu din anlayışı karşısında menfi veya müsbet bir tavır almıştır. Bugün dünyanın en demokratik sayılan ülkelerinde hükümdarlar (taç ve taht sahipleri) kilisede taç giyer. Papalık son derecede aktif bir siyasî güçtür ve Rusya'da Glastnost'un ilk belirtilerinden biri Ortodoks kilisesinin etkinliğinin artırılması şeklinde ortaya konmuştur.
Direnmek her çağda ve her mekânda zor iştir.