Jack London'ın gençlik yıllarında kaleme aldığı toy eserlerinden biri olan "Deniz'in Çağrısı"na bir nevi genç-yetişkin romanı diyebiliriz. Eserin anlatımı öğretici ve yol gösterici niteliğe sahip. Fakat her ne kadar öğretici bir anlatımı olsa da bu eseri aynı zamanda otobiyografik bir özellik de taşıyor. Martin Eden gibi kült bir eser beklemeyin, çünkü London henüz onu kaleme alan London değil.
Hikayemiz, San Francisco'da yaşayan Joe ve O'nun çevresi ekseninde gelişiyor. Büyüme sürecinin vermiş olduğu merak ve kendini çabalama arzusu henüz öğretim hayatının başlarında olan Joe'yu da sarmıştır. Çevresinde kendini bir şekilde ispatlamaya çalışan Joe, Çukur diye adlandırdığı yere giderek orada kendini harekete geçirecek birtakım şeyler görür. Bunlar birkaç tekne ve denizdir. Okuldan ve öğrencilikten bulanan Joe, neden arayışını kağıtlarda bulsun ki, onun önünde kocaman bir deniz vardır, bir hayat vardır. Hayalperest Joe'nun denize açılmasıyla olaylar hız kazanmaktadır. Dazzler adlı gemiyle beraber bir arayış içinde denizlere açılır. Fakat hesap etmediği birçok şey onu bir anda çevrelemeye başlar.
Genel olarak kitabı beğendim. London'ın anlatımını seviyorum fakat bazı yerler bana geçmedi. Her şey sanki bir masal gibi, bazı şeyler olağan bir şekilde ele alındığı için bana basit geldi. Olaylar, daha derinlemesine işlenebilirdi, hikâyenin bir devamı olmalıydı, kitap daha uzun olmalıydı, diye düşünüyorum. Beklentisiz bir London yolculuğu yapmak isteyen herkese tavsiye ederim. Merak etmeyin, anlatımı yine büyüleyici.