Ne yazsam... gerçekten bilemiyorum. Sevdim mi? sevdim, güzel miydi, evet. Akıcı mıydı? Çokça. Ama kitapta beni rahatsız eden tarif edemediğim bir şey vardı. Okurken aksiyon sahnelerinden pek fazla gözüme çarpmıyordu ama yine de arka fonlardan bir yerlerden gözüme çarpıp beni rahatsız etmeyi başarıyordu. Detaylı eleştiri yapacak olursam karakterler sıradan ve başarısız olmuşlardı. Yani nasıl desem, herhangi bir yazar, kitabının içinde bir arkadaş grubu kurmak istese direk biri işte her şeye gülen, espiri yapan, ciddiyetsiz, labali, eğlenceli. Diğeri tam aksi, huysuz, sinirli, agresif, her şeye bağırıp çağıran, diğeri grubun lideri, grubun içindeki kızın sevgilisi, diğeri de ihanet eden falan filan. Bunlar beni sıktı. Farklı özellikler eklenebilirdi. Daha özel kılınabilirdi. Ama yazar bunun yerine karakterleri ve karakterlerin özelliklerini gayet yüzeysel tutmuştu. Aynı şekilde duygularını da. Yani evet, aşk vardı ama bu duygular da çok yüzeysel ve bilindik cümlelerle tarif edildiği için bana pek duyguya bağlı şeyler gelmedi. Onun haricinde son kitapta ne oldu anlayamadım. Gereksiz de buldum. Hiçbir şeyi sonuca bağlayamadılar. Ve yine... zorlamaydı. Yani şöyle diyeyim bana sırf Nick'e sevgili bulmak amacıyla, aman o sap kalmasın, grubumun asisi, agresifi de aşık olabilir durumunu kanıtlayabilmek için yazılmış gibi geldi. En azından bana.
Kısaca Riley'i öldüremediler ve Şube gitti mi? gitmedi mi? Yine bu soru böyle havada kaldı. Daha farklı bir son kitap yazılabilirdi. Daha farklı bir final olabilirdi. Final kitabını pek sevemedim. Ama seri genel olarak güzeldi. Rahatlıkla tavsiye edebileceğim seriler arasına da girdi.
Ve bu kadar.
Herkese iyi günler dilerim!