Yirminci yüzyılın en önemli düşünce geleneklerinden biri olan Frankfurt okulu, eleştirel teoriyi radikal anlamda yeni bir bilgi biçimi olarak sunmuş ve bu bilginin bizleri gerçek ve ya doğru çıkarlarımız konusunda aydınlatacağını ve çoğu zaman farkında olmadığımız baskı biçimlerinden, zorlamalardan kurtaracağını savunmuştur. Faşizmin en güçlü olduğu dönemde bir direniş söylemi olarak geliştirilmiş olan eleştirel teori, totaliterlikle birlikte düşündüğü aydınlanma kavramının kendisinin de sorunsallaştırılmış, bu kavramın toplum bilimlerindeki yöntem sorunu ile ilişkisini ortaya çıkarmış ve dolayısıyla yöntem tartışmasına kalıcı bir siyasi içerik kazandırmıştır.