keşke türkçeye çevrilmiş daha fazla lgbtiq+ kitabı olsaydı, diye diye okudum bu kitabı.
bir kadının, başka bir kadına olan aşkını daha çok okuyabilseydik keşke. aynı yatağı paylaşmalarını, birbirlerine mektuplar yazmalarını, aynı mutfakta yemek yapıp, beraber sofra kurmalarını, birbirlerini sevmelerini, hislerini, cümlelerini, inceliklerini, dertleşmelerini, gizlenmenin içlerinde yarattığı o burukluğa rağmen dört duvar arasında kurdukları ailenin sıcaklığını, gerçek aşkı, aşkı en çok aşkı, tutkuyu, hislerinin içine sığmayıp cümlelere taşmasını, saçlarını, gözlerini, ellerini, kokularını; sevmeye ve aşk’a dair her şeyi. özetlenemeyecek kadar yoğun olan o hisleri daha fazla okumak isterdim.