Goriot baba, bir Balzac klasiği… Daha önce Balzac okuyanlar bilir kitaplarının nerden baksanız ilk 50 sayfası kişi, yer, mekan betimlemeleriyle başlar. Goriot baba da bu şekilde bir betimleme ile başlıyor.
Goriot yaşlı bir şehriyeci. İki tane canından çok sevdiği kızı var. Eşini kaybettikten sonra kızlarına olan düşkünlüğü artan Mösyö Goriot, son nefesine kadar kızlarının adını ağzından düşürmüyor. Ama gelin görün ki kızlar bu kadar sevgi dolu, fedakar bir babayı katiyen hak etmiyorlar. Çok zengin bir tüccarken kızlarının isteklerini yerine getirmek pahasına elinde avucunda olan her şeyi yavaş yavaş tüketiyor Goriot. Sırf onlar mutlu olsun diye.
Kızları zengin beyfendilerle evleniyorlar, başta babalarına bakıp onu hoş karşılıyorlarken Goriot’nun parası suyunu çektikçe onu evlerine almaz oluyorlar. Yaşlı Goriot baba bir pansiyona yerleşmek zorunda kalıyor. Damatları eşlerine babalarını görmeyi yasaklıyor, kızlar sadece paraya ihtiyaçları olduğunda babalarını ziyaret ediyorlar. Zavallı adam onlar için elinden gelenin fazlasını yapıyor ama nafile. Başta üst katlarda oturan Goriot baba kızlarına yaptığı harcamalar sonucunda en alt kata kadar düşüyor. Tabii bu durum kızlarını fazla alakadar etmiyor. Ölürken dahi yanında pansiyonda kalan gençler oluyor, kızları cenazesine bile gelmiyorlar.
Kitapta babalık duygusu çok ağır bir şekilde işlenmiş. Bunun yanında yasak aşklarda söz konusu. Ancak ana tema bence hiçbir şeyde aşırıya kaçmamak. Sevginin aşırısı nankörlük olabiliyor.