Son hikayesi dışında beğendiğim tek bir hikayesi olmayan bir kitabın yorumuyla karşınızdayım bugün...
Can Yayınları'nın lacivert klasikler serisine Katherine Mansfield' in yazmış olduğu Güneş ile Ay adlı hikaye kitabıyla başladım. Kitap dört hikayeden oluşuyor. Yazarın dilini sevsem de kurgulama ve duyguları aktarma konusunda bu kitabını başarılı bulduğumu söyleyemeyeceğim.
Son hikaye olan "Bir Salatalık Turşusu" dışındakileri okurken oldukça sıkıldım... Son hikayenin konusundan kısaca bahsetmek gerekirse, uzun yıllar sonra gençlik aşkına rastlayan bir adamın yaşamına tanık oluyoruz. Aşkına karşılık bulamamış fakat sevdiği kadınla birlikte kurdukları tüm hayalleri onun yokluğunda gerçekleşmiş bu adamın hikayesini okurken hüzünlendiğimi söyleyebilirim.
Yine de tek bir hikaye için tüm kitabı satın almanıza gerek olduğunu düşünmüyorum. Elbette karar sizin. Benim için 6/10 luk, kahve yanına eşlik edebilecek bir kitaptı
İşte bu kitaptan sizler için seçtiğim birkaç alıntı :
"Tek bir kelime söylemen yeter, bütün seslerin arasından hemen tanırım seninkini. Nedir bilemiyorum, sesinin neden böyle hiç akıldan çıkmayan bir anı olduğu..."
"Öylesine bencil, öylesine ben merkezli ve kendi kendimizle meşguldük ki kalbimizde başka birine verecek tek bir köşe bile yoktu."
"Senin dünyadaki herkesten daha yalnız olduğunu hissediyordum. Yine de, dünyada sahiden, tamamen yaşayan tek insan senmişsin gibi geliyordu. Yanlış zamanda doğmuştun sanki."