"İnsan kültürüne dair yaptığım çalışmalarda harakiri diye bir şey öğrendim," dedi Cainen. "Nedir biliyor musun?" Sagan başını iki yana salladı. "Japon halkının yaptığı törensel bir intihar. Törende bir Kaishakunin, yani bir ikinci de bulunuyor - harakiri yapanı en ıstıraplı anında öldürerek onun acısını azaltan bir kimse. Aslında bana verdiğin hastalıktan ölmek isterdim Teğmen Sagan, ama tıpkı ilk seferde olduğu gibi ıstırabımın en yoğun olduğu anda merhamet dilenerek kendimi utandıracağımdan ve bizleri bu noktaya getirmiş olan sürecin başına döneceğimden korkuyorum. Bir İkincim olursa, o şahıs beni öyle bir utançtan kurtarabilir. İkincim olmanı istiyorum Teğmen Sagan."
Jared belki de kafasındaki anılar ve kişilik sebebiyle kendine
hakim olamayarak dikkatini adama verdi. "Demek doğru?" diye
sordu. "Consular Obinleri kalkındırdılar."
"Canın istiyorsa öyle de diyebilirsin," dedi Boutin. "Lâkin kalkındırma kelimesi, tabiatı gereği kalkındıranın iyi niyetli olmasını gerektirir, ki bu durumda öyle bir şey söz konusu değil. Obinlerden öğrenebildiğim kadarıyla, bir gün Consular bir canlı türü zekileştirilirse neler olacağını merak etmişler. O yüzden Obinur'a gelmiş, alt seviyedeki bir ekolojik ortamda yaşayan bir omnivor bulmuş ve ona zekâ vermişler. Bilirsin
işte, sırf neler olacağını görmek için."
"Stephen King Bilim Kurgu yazmayı deneyip de John Scalzi'ninmyarısı kadar eğlenceli olsaydı kendini şanslı sayardı. " diyor The Dallas Morning News kitap için.
Bu kitapta her zamanki ailemizden farklı olarak bir klon ana karakterimiz. Klon ise Zoe'nin öz babası Charles Boutin.
Charles bir ittifak kurar ve KSG buna fena halde kızar. Onlar da Charles'ın DNA ları ile klonu Jared'ı hayata getirirler.
Önceden her şey normal olsa da zamanla Charles'ın hatıraları yüzeye çıkar ve Jared onu anlamaya başlar.
Her zamanki gibi Scalzi'nin kaleminden olağanüstü bir roman.
Keyifli okumalar :)
Scalzi serinin ikinci kitabında ilk kitapta gözüme batan detayları törpüleyip konuyu rayına oturtmuş ve çok daha iyi bir iş çıkarmış. İlk kitaptan çok daha iyi.
Hayalet Tugay, "Yaşlı Adamın Savaşı" serisinin ikinci kitabı. Özgün bir fikre dayanan konusu, yaratıcı teknolojik sistemleri, temposu yüksek kurgusu ve yalın anlatımı ile hızlı akan, kolay okunan bir işleyişe sahip. Bir aksiyon filmi izliyormuş hissi veren yapısı ve özgün düşüncelere dayanan bilimkurgusal unsurları beğendiğim
Hava kısa kolluyla gezilecek kadar sıcak. İnsanın tatlı Nisan güneşinde kedi gibi mayışası geliyor. Adana sokakları MİİİİİSSSSS gibi portakal çiçeği kokuyor. Neredeyse çiçek kokusundan sarhoş geziyorum. İşe gitmek böyle günlerde de pek zor. Pandemi olmasaydı Portakal Çiçeği Festivali ne ihtişamlı olurdu ama. Özledik. İnşallah gelecek yıla artık.
Yine tongaya düştüm.
Seri diyemesem de Sıralı okunması gereken kitapların yine yanlışlıkla ikincisini okudum! Kendime inanamıyorum. Yani o kadar dikkat ediyorum. Elimdeki kitap bir serinin parçası mı, öyleyse kaçıncısı, seri yarım kalmış mı, yoksa hepsi yayınlanmış mı, serinin tüm kitapları elime geçer mi... En nefret ettiğim şey devamı yayınlanmadığı için yarım kalan seriye ait bir kitabı okuyup öylece kalmak. Seri sonradan yayınlansa bile bu defa ilk okuduğum kitaptan soğuduğum için devam edesim gelmiyor bir türlü.
Bu kitap bir seriye ait değilse de aynı evrende geçen maceraların sırayla okunması, ilk kitap evrene ve canlılara en önemlisi hikayeye alışma evresi içerdiği için daha faydalı olur. Ben ikincisinden başladığım için konuya zor ısındım.
Yani okuma sırası şöyle olmalı;
-
Zoe'nin Öyküsü
Kitapta ölmüş insanların DNA' ları bir çok canlının DNA' sıyla karıştırılarak geliştirilir ve sadece savaştırmak amacıyla özel askerler üretilir. Koloninin emrindeki bu ölümcül askerler Hayalet Tugay ismiyle anılır. Ancak kitap Hayalet Tugay hakkında değil, klonun klonu olarak üretilen bir askerin kendi öz varlığını koruma savaşı.
Yaşlı adamın savaşı serisinin bu ikinci kitabı, ilk kitapta olan olayların kısa bir süre sonrasını ele alıyor.
Anlatım tekniği açısından ilk kitaptan farklı. Üçüncü ağızdan anlatım tekniği kullanılmış. Belki bu sebepten ya da ilk kitapta gıdım gıdım tanıdığımız dünyayı, biliyor oluşumuzdan bir tık heyecan yitirilmiş durumda.
Fakat zaman içinde bu kurgu evrenindeki yeniliklere ve derinliklere iniyoruz. Bizi şaşırtan detaylar ortaya çıktıkça kitaba bağlanıyoruz.
Özellikle şaşkınlık veren giriş kısmından sonra kitaptan kopamıyorsunuz.
Gayet hareketli tekdüze gitmeyen okuyucuyu kitabın macerasına ortak edip ufkunu açan yeni fikirler verirken sıkmayan aksine meraklandıran bir kitap. serinin ilk kitabı “yaşlı adamın savaşı”