20. yüzyılın birey üzerindeki yıkıcılığını ele alan Herzog, Nobel Edebiyat Ödülü sahibi Saul Bellow'un başyapıtı olarak kabul ediliyor. Herzog, hayatı her anlamda altüst olmuş, "Aklımı kaçırdıysam bana göre hava hoş," diye düşünecek kadar kendinden vazgeçmiş bir adamın hikâyesini anlatır. Başarısız yazar, başarısız hoca, başarısız baba Moses Herzog, kendisini kişisel felaketlerinden ve modern zamanların yıkıcılığından sağ çıkabilmiş bir kazazede olarak görür. İçini dökmek ve sıkışmışlığından kurtulmak amacıyla tanıdığı tanımadığı, hayatta ya da ölü, önemli ya da önemsiz bir sürü insana, hiç göndermeyeceği mektuplar yazmaya başlar. Arkadaşlarına, düşmanlarına, meslektaşlarına ve ünlülere dünya görüşünü, çektiği acıları, içinden çıkamadığı sorunları, özlem ve hıncını anlatır, kalbini açar. Amerikan edebiyatının en önemli romancılarından olan Saul Bellow, Herzog'da adeta içinde yaşadığı çağın duygusal, düşünsel ve ahlâki röntgenini çeker. "Madam Bovary'yi Charles'ın ya da Anna Karenina'yı Karenin'in bakış açısından anlatma hevesine kapılan biri, Herzog'da bunun kusursuz bir şekilde gerçekleştirildiğini görecektir." -Philip Roth- (Tanıtım Bülteninden)
482 sayfa · İlk Yayın Tarihi: Eylül 1964
Reklam

Yorumlar ve İncelemeler

428 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
Bellow, hikayesine Berkshires’de bir yaz ortasında başlıyor. Kahramanımız Herzog evliliği dağılmış ( birden fazla evlilik) insanlara ve içinde bulunduğu hezeyanlarla baş edemeyen orta yaşlı, Don Kişotvari 1960’ların Amerika’sında bir Yahudi adamın hayal kırıklıklarıdır. Kahramanımız hakkında farkına varmamız gereken onun toplum karşısında yabancılaşmış bir birey olmasıdır. Huzursuzdur, sürekli bir yerden bir yerlere durmadan taşınır. Romandaki aksiyonun çoğu kahramanımızın rahatsız bilincinde gerçekleşir. Bitmek bilmeyen mektuplar yazar arkadaşlarına akrabalarına ve devlet başkanlarına. Mektuplarında düşüncelerini , endişelerini dile getirken yer yer dönemin siyasilerine akıl verecek kadar da entelektüel ve altmışların aydın ve politik bir adamıdır. Herzog’un mektupları ve notları sorunlarını açıklama çabalarını ayırt etmeleri açısından son derece önemlidir. Bazıları Polonyalı metresi Wanda, Dr. Emmerich ve Dr. Edving gibi tanıdığı insanlara yazdığı uzun mektuplardır; diğer notlar ise tüm romanın perspektifinde bazen anlamlı bazen de anlamsız ifadeler ve alıntılardır. Böyle bir ifade TUTTO FA BRODO’dur. Yani her şey çorbaya dönüşür ifadesinin de ima ettiği gibi, insan hayatı korkunç bir güveçtir. Saul BELLOW’un Moses HERZOG’u “keder, efendim, bir tür tembelliktir” ve yine de tüm kederin ortasında entelektüel bir umutla varolma çabasının savaşını veriyor yel değirmenlerine karşı savaşarak
Herzog
HerzogSaul Bellow · İletişim Yayıncılık · 2022195 okunma
482 syf.
·
Puan vermedi
Nobel Edebiyat Ödüllü yazar Saul Bellow’un başyapıtı kabul edilen Herzog, okuması pek kolay olmayan ancak özellikle felsefeyle harmanlanmış kurgulardan hoşlanan okurları fazlasıyla tatmin edecek bir roman. Bellow, oldukça zeki ve donanımlı bir yazar, bunu kitabın her satırında hissediyorsunuz ve bu satırları sindirmek için okurun da belli bir birikime sahip olması gerekiyor zira kitapta Heidegger’dan Comte’a, Rousseau’dan Kant’a birçok düşün insanından ve teorilerinden bahsediyor. Herzog, eşi tarafından yakın zamanda terk edilmiş, toplumla da uyum sorunu yaşayan bir entelektüelin hezeyanlarını anlatıyor. Oldukça öfkeli, başta eşi olmak üzere dünya düzenine, topluma, çarpık adalet sistemine, kısacası her şeye ve herkese öfkeli bir entelektüelin zihninde kayboluyorsunuz kitabı okurken. Bu öfkesini, göndermediği ama çeşitli insanlara ya da makamlara yazdığı mektuplara kusuyor Herzog metin boyunca. Bu açmazlarından bir akademisyen olarak mesleki donanımı ve bilimsel bilgi birikimiyle çıkamaması, 2. Dünya Savaşı sonrasında dünyada bilime şüpheyle bakılmasının yaygınlaşması konusuyla Homo Faber’i anımsattı bana. Ne kadar entelektüel olursa olsun, insani dertlerin sıradanlığını ve aynılığını fark edip, gündelik hayatını bildiği bilimsel doğrularla yönetemeyen Herzog’u anlatırken elbette Heidegger’a da selam göndermiş Bellow. Herzog’un bu ‘kaybolmuşluğu’ biraz Bellow’un Yahudilerin tarihine de göndermesi. Zaman zaman yorsa da özellikle okuduktan sonra beni daha çok etkisi altına aldığını fark ettiğim, önemli bir eser Herzog. Kafanızın sakin olduğu bir zamanda okumanızı öneririm.
Herzog
HerzogSaul Bellow · İletişim Yayıncılık · 2020195 okunma
482 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Herzog, yoğun, çok katmanlı ama okuyucuya çok şey vadeden bir roman. Entelektüel bir adamın içine düştüğü bunalımı, çaresizliği ve debelenmeyi çok iyi anlatmış yazar. Ağır kitaplar sevenlere önerimdir. Selamlar saygılar...
Herzog
HerzogSaul Bellow · İletişim Yayıncılık · 2020195 okunma
Bizler bu çağın felaketzedeleriyiz...
482 syf.
8/10 puan verdi
~~~Aynı anda hissetmek ve hissetmemek, olmak ve olmamak zorundasın. Hem varsın hem de yoksun. Ve hayatındaki insanlar bir bir gelip sana bakıyorlar. Annen. Baban. Sevdiğin ya da nefret ettiğin
Herzog
HerzogSaul Bellow · İletişim Yayıncılık · 2020195 okunma
482 syf.
·
Puan vermedi
·
6 günde okudu
Herzog, kendi varlığıyla varolma telaşında ama bir avuç başarısızlıklarla hayatını devam etmeye çalışan biridir. Boşandığı eşi Madeleine ile boşanması, içinde halen söyleyemediği sözcükleri, aile bağları, Yahudi bir Amerikan vatandaşı olmanın verdiği ağırlık (ki çokta dindar demesek yerinde olur), özgür olma sorunsalı ve ölü ya da dirilere yazdığı olanca mektubu ile pek duyulmamış ama bana göre okunmalı dediğim bir kitap oldu. Kitabın bir kilit noktası mahkemede tanıklıktı. Bütün bu bütünlüğü düşündüğümde aklıma bildungsroman (oluşum romanı) tadımı geldi. Ne derece doğru düşünüyorum bilmiyorum ama beklentisiz başlayıp bu kadar seveceğimi tahmin etmemiştim. Yazarı biraz araştırdığımızda Herzog'a ne derece benzediğini görebiliyoruz. Mutlaka okumanızı tavsiye ediyorum. #herzog #saulbellow #iletişimyayınları
Herzog
HerzogSaul Bellow · İletişim Yayıncılık · 2020195 okunma
Herzog
482 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Öğrenciyken ileride iyi roman okuma kıtlığı çekerim diye bazı yazarları rafa kaldırıp doğru zamanın gelmesini beklemiştim. Saul Bellow da bu yazarlardan biriydi. Sanırım 30'lu yaşlarım başında okumak için şartlar olgunlaştı. *** Kahramanımız Herzog İkinci Dünya savaşı sonrası insanların yaralarını yeni yeni sarmaya başladığı bir dünyada ama aynı zamanda altın çağın da yaşandığı bir dönemde kendinden vazgeçmiş bir adamdır. Kısacık anlık mutluluklar dışında ki; onların değerini pek bildiği söylenemez. Genellikle kendi iç dünyasında yazdığı mektuplarla meşgul. Mükemmel bir kariyeri bırakıp taşraya yerleşecek kadar umursamaz. İyi baba ve iyi bir eş olmak potansiyeli varken; gerek kader, gerek şansızlıklar ve gerekse de beceriksizliğinden dolayı hayatı sarpasarmış bir adam. Lakin tüm bunlara rağmen hâlâ tutunacak bir dalı olan, kendisini sevecek insanları bulabilen bir adam. *** Evet okurken bazı yerlerde kendi iç dünyamda yaşadığım çelişkileri gördüm. Beraber olduğu kadınlarla yaşadığı diyaloglar çok tanıdık geldi. Aslında her şey güzel olabilirdi ya da her şey daha da beter olabilirdi. Herzog, mutlulukla ve hüznün, acıyla sevincin, yalnızlıkla göz alıcı bir ilişkinin ortasında ince bir çizgide yürüyen Don Kişotvari bir adam. Ah bir de yel değirmenleri ile savaşmayı bırakabilse...
Herzog
HerzogSaul Bellow · İletişim Yayıncılık · 2020195 okunma
482 syf.
·
Puan vermedi
Kitabın bir kilit noktası mahkemede tanıklıktı. Bütün bu bütünlüğü düşündüğümde aklıma bildungsroman (oluşum romanı) tadımı geldi. Ne derece doğru düşünüyorum bilmiyorum ama beklentisiz başlayıp bu kadar seveceğimi tahmin etmemiştim. Yazarı biraz araştırdığımızda Herzog'a ne derece benzediğini görebiliyoruz. Mutlaka okumanızı tavsiye ediyorum.
Herzog
HerzogSaul Bellow · İletişim Yayıncılık · 2020195 okunma
20. yy Hastalığı – Yabancılaştırma
482 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
Günümüzde hala daha varlığını devam ettiren bu hastalıklı “kavram”, diğer bir deyişle “yabancılaştırma” Saul Bellow’un “Herzog”unda ziyadesiyle mevcut. Hastalık desem de, bu gerçek manada biyolojik
Herzog
HerzogSaul Bellow · İletişim Yayıncılık · 2020195 okunma
482 syf.
9/10 puan verdi
·
16 günde okudu
Herzog daha fazla okuyucuyla buluşmalı. Hiç duymadığım bir yazar olmasına rağmen sevdiğim kitaplar arasında yerini aldı. 9 puan verdim; çünkü sonunu güzel bağlayamadığını, birşeylerin havada kaldığını düşünüyorum. Onun dışında tavsiye ederim herkese :) İyi okumalar.
Herzog
HerzogSaul Bellow · İletişim Yayıncılık · 2020195 okunma
Herzog, unutulmayacak bir karakter
482 syf.
·
Puan vermedi
·
7 günde okudu
Herzog, depresif, edilgen ve oğul, kardeş, baba, koca, sevgili, profesör, Amerikalı ve Yahudi olarak da başarısız (diyebileceğimiz) biri, kült bir karakter. Daha önce duymamış olduğuma şaşırdığım
Herzog
HerzogSaul Bellow · İletişim Yayıncılık · 2020195 okunma

Yazar Hakkında

Saul Bellow
Saul BellowYazar · 12 kitap
10 Haziran 1915'te, ailesinin kısa bir süre önce Rusya'dan göçerek yerleştiği Kanada'nın Quebec şehrinde doğdu. Dokuz yaşındayken ailesiyle beraber bu sefer Amerika'ya, hayatının büyük bölümünü geçireceği ve roman ile hikayelerinin büyük kısmının ana mekanı olan Chicago'ya göç etti. Babası soğan ithalatçılığı yapıyordu. Çok küçük yaştan itibaren kitap okumaya meraklı olan Bellow, bir röportajında söylediğine göre, Tom Amca'nın Kulübesi'ni okuduğunda yazar olmaya karar verdi. Chicago Üniversitesi'nde başladığı İngiliz Edebiyatı eğitimini iki sene sonra yarıda bırakarak, Northwestern Üniversitesi'nin antropoloji bölümüne geçti. Antropoloji eğitiminin edebiyatı üzerindeki etkisi pek çok eleştirmen tarafından vurgulanmıştır. Bellow romancılık kariyerinden önce geçimini bir süre gazete ve dergilere kitap eleştirileri yazarak sağladı. İlk romanı Boşlukta Sallanan Adam 1944'te, ikinci romanı Kurban ise 1947'de yayımlandı. 1948'de aldığı Guggenheim bursuyla iki sene Paris'te ve başka Avrupa şehirlerinde kaldı. Asıl başarı ve ünü bu iki yıl içinde yazmaya başlayıp 1953'te yayımladığı ve yayımlanır yayımlanmaz prestijli Ulusal Kitap Ödülü'ne değer bulunan Augie March'ın Maceraları ile elde etti. Bu renkli, dopdolu ve grotesk roman, teknik anlamda olduğu kadar "Amerikalılık" kavramına getirdiği yeni yorumla da birkaç nesil Amerikan yazarını derinden etkilemiştir. Bellow'un en önemli edebi mirasçılarından, İngiliz romancı Martin Amis'e göre Augie March o hep sözü edilmiş ama bir türlü kimse tarafından yazılamamış olan "büyük Amerikan romanı"dır. Philip Roth'a göreyse Bellow kendisinden sonraki "göçmen" Amerikalı yazarlar için "edebi Kristof Kolomb"dur ve Augie March'la "Amerikan edebiyatı nasıl yapılır" sorusunun cevabını keşfetmiştir. Bellow Augie March'ın Maceraları'nın ardından, 1956'da çok daha farklı, çok daha kısa ama bir o kadar güçlü olan dördüncü romanı Günü Yaşa'yı yayımladı. Bu kitapta Augie March'ın tam zıddı karakterde bir kahraman olan Tommy Wilhelm'in bir gün içinde yaşadığı ruhsal çöküntü anlatılır. 1959 tarihli Yağmur Kral Henderson Bellow'un 1960'lardan 2000'lere kadar yazacağı kitapların tema ve yapılarının habercisi olarak görülebilir. Bellow'un "hayatın anlamını arayan erkek entelektüel kahraman"larının ilki olan Eugene Henderson, içinde bulunduğu ruhsal bunalımdan çıkış yolunu Afrika'ya gitmekte bulan çılgın ve mutsuz bir milyonerdir ve aralarına katıldığı yerli kabilelerinden biri tarafından "Yağmur Kral" ilan edilir. Bellow'un beş senede yazdığı ve 1964'te yayımladığı en büyük kitabı Herzog'un kahramanı Moses Herzog da tıpkı Eugene Henderson gibi bir orta yaş krizinin, entelektüel ve psikolojik bir bunalımın içinden hitap eder okuyucuya. Ailesi darmadağın olmuş, akademik hayatı çıkmaza girmiş Herzog, ailesine, arkadaşlarına ve ölmüş ya da yaşayan ünlülere hiç göndermeyeceği mektuplar yazar ve dünyayla, tarihle, kendi hayatıyla ve hayal kırıklıklarıyla ilgili sorular sorar, özürler diler, şikayet eder. Bu kitapla Bellow ikinci defa Ulusal Kitap Ödülü'nü kazanmıştır. Bellow 1970 yılında Bay Sammler'ın Gezegeni'ni yayımladı ve bu kitapla beraber üst üste üç Ulusal Kitap Ödülü kazanan ilk Amerikan yazarı oldu. 1975'te de Pulitzer Ödülü'nü kazanacak olan Humboldt'un Hediyesi'ni yazdı. 1976'da İsveç Akademisi tarafından Nobel Edebiyat Ödülü'ne layık görüldü. Akademi ödülü verirken Bellow'un "derin bir insanlık kavrayışıyla çağdaş kültürün incelikli bir çözümlemesini eserlerinde birleştirmesine" dikkat çekti. Bellow'un bu tarihten sonra yazdığı kitaplar, sırayla Dean'in Aralığı (1982), Daha Fazla Kalp Kırıklığı Ölümü (1987), Bir Hırsızlık (1989), Belarus Bağlantısı (1989), Beni Hatırlatacak Bir Şey: Üç Hikaye (1991), İşin Aslı (1997), Ravelstein (2000) ve Toplu Hikayeler (2001)'dir. 20. yüzyılın en büyük romancılarından biri sayılan Saul Bellow, 5 Nisan 2005'te, doksan yaşında Chicago'da öldü.
30 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.