İçimizdeki çocuk bizim iç sesimiz, öz benliğimiz, mutlu yanımız, çoşkulu tarafımızdır. Bu iç sesimiz her zaman olduğu gibi yansıyamaz.. Hor görülür, küçük düşürülür, belli kalıplara sokulmak istenir, bağrılıp kızılır, sen kimsin duygusunu yaşatır, değersiz olmayı hak ediyorsun düşüncesi aşılanır.. Bu çalışmalar sonucunda içimizdeki çocuk yıkılır, mutsuz olur. Hayatımız boyunca bunları yaşarız. Büyük insan olduğumuzda, çocuklarımız olduğunda sağlıksız olan iç çocuğumuzu yaşayıp onlara da aktarırız. Hatta sağlıksız süreç yaşadığımız için doğrunun bu olduğunu ve benliğimizi bununla bütünleştiririz. Evlenirken kendimiz gibi veya ebeveynler gibi olan insanları tercih ederek tamamlanmışlık yaşarız. Evliliklerde, aileden öğrenilen sağlıksız süreci kendi kurduğumuz aileye yansıtırız ve kültür haline gelerek toplum yapısını oluştururuz...
İçimizdeki çocuğu bu hale getiren önemli etkenlerden biri sağlıksız aile tutumları, sağlıksız iletişim, çocukken bize bağırmaları değersiz görülmemiz.
İç ana baba ve iç çocuk arasındaki zihinsel çatışmada kararsızlıklar yaşanır. Sağlıksız ailede yetişen çocuk utanca boğulur ve yaşamda iç ana baba etkin rol oynamaya çalışarak iç çocuğu yaşamdan alıkoyar..
Çok uzattım okurken çok üzüldüm kendi iç çocuğuma aslında tüm çocuklar adına..
İçimdeki çocuk seni sevmeyi bırakmayacağım. Ne kadar zedelenmiş olursan ol yeniden doğmaya fırsatımız var...