İhanet Kucağı

Bilal İkizaslan

İhanet Kucağı Hakkında

İhanet Kucağı konusu, istatistikler, fiyatları ve daha fazlası burada.
10/10
1 Kişi
1
Okunma
1
Beğeni
141
Görüntülenme

Hakkında

Geride kalanı sahiplenmek; korumak mıdır yoksa gidene ihanet etmek midir? “Tamam bir İngiliz’le tartıştığım doğru; ama öldürmedim. Sadece onu bir yumrukla nakavt ettim, hepsi bu.” “O vakit birileri bu adamı öldürüp suçu sana yıkmış olacak. Vallahi İngiliz Sefareti Galata Karakolu’nda senin bu adamı öldürdüğüne dair şikâyette bulunmuş, eğer bu müşiri bize teslim etmezseniz olacaklardan biz sorumlu değiliz diye kibarca Kadı Hamdullah’ı tehdit etmişler. Kadı Hamdullah da senin hakkında derdest etme emrini çıkarmış.” İhanetin Kucağı’nda iletişim sade, anlaşılır bir üslupla sağlandığı ve tasvirlerle derinleştiği; post modern edebiyatın unsurlarıyla sık sık karşılaşıldığı bir eser.
Türler:
Tahmini Okuma Süresi: 9 sa. 45 dk.Sayfa Sayısı: 344Basım Tarihi: 2019Yayınevi: Uğur Tuna Yayınları
ISBN: 9786057998231Ülke: TürkiyeDil: TürkçeFormat: Karton kapak
Reklam

Yazar Hakkında

Bilal İkizaslan
Bilal İkizaslanYazar · 1 kitap
Bilal İkizaslan Şanlıurfa, Bozova, İkiz Köy doğumlu, 1987. İlköğretimini ilçede yatılı bölge okulunda tamamladı (1995-2003). Birecik Mehmet Adil Çulcuoğlu Anadolu lisesinde lisesini bitirince, üniversite yılları İstanbul Üniversitesinde Ağız ve Diş Sağlığı Bölümünü okurken geçirdi. 2011 yılının Eylül ayında Sağlık Bakanlığı bünyesinde Gaziantep’te iş hayatına atıldı. İlk hikâyesini dokuz yaşında kaleme aldı. İlk roman denemesini de on üç yaşında başladı. On dört yaşına girdiğinde Türkçe Öğretmenin etkisiyle şiire merak saldı ve düz metinden şiire geçiş yaptı. Ancak şiirin muhteviyatından dolayı şiir kendisini pek tatmin etmemeye başladı ve lise yıllarında ikinci roman denemesini yazdı. Yazdığı bu romanını maddi sıkıntılarından ötürü yıllar sonra, Aşık Olup Seni Sevdim adı altında yayınlayacaktı. Üniversite yıllarında daha çok öykü ve hikâye yazan Bilal İkizaslan, 2012 yılında kaleme aldığı öykü ve hikâyelerini Perdenin Arkasındakiler ismiyle yayın hayatına giriş yaptı. Öykü kitabını Âşık Olup Seni Sevdim kitabı takip etti. Ardından 2016 yılında Babalar Oğulları Öldürür kitabı okurlarla buluştu. En son yayın hayatına giren İhanet Kucağı adlı kitabı oldu. Her yazarın olduğu gibi şiirleri yayın hayatına girmeden a serpilmiş durumda. Eserleri: 1- Perdenin Arkasındakiler, 2012. 2- Aşık Olup Seni Sevdim, 2014. 3- Babalar Oğulları Öldürür, 2016. 4- İhanet Kucağı, 2019. 5- Aşk Bir Küfür Ateşidir -4 cilt- (roman, 2013,yayınlamadı) 6- Karpuz Çekirdekleri, (öykü, yayınlanmadı) Perdenin Arkasındakiler (2012-Öykü) “Her An Her Şey Geç Olabilir” Öykülerden oluşan Perenin arkasındakiler kitabında genel olarak yazar önyargıyı ele alırken empatinin hayatımızda ne kadar önemli olduğunu anlatmaktadır. Evrende yaratılmış bütün varlıkların kendine göre bir hikâyesi, bir problemi olduğunu ve hatta cansız bir varlık olan bir taşın dahi kendine ait bir hikâyesini olduğunu; her şeyin göründüğü gibi olmadığını ve her oluşumun bir açıklamasının olduğunu savunmakta ve kimi zaman iyiliğin yenik düşüp kötülerin kazandığını da okuyucuya söylemektedir. Âşık Olup Seni Sevdim “Bu kalbimden yârime bir mektuptur Fakat yârimden bana mektup yoktur” Halk arasında Ergenliğe girmiş her bireyin geçici heveslere kapıldığı ve duygusal geçişlerinin bir nisan yağmura benzetilmesi fikrine karşı çıkmakta olan yazar gerçek bir hikâyeden yola çıkarak temiz duygularla bir kadına âşık olan bir gencin sevdiği kadının iffetini korumak adına sevgisini aşikâr etmeyip iç âleminde kendisiyle olan savaşını ele almaktadır. Yazar Âşık Olup Seni Sevdim romanında, gerçek aşkın aslında âşık kişinin kendisinden vazgeçmesiyle kavuşmanın kaçınılmaz olduğu savunmakta ve insanı aşktan gerçek aşka, yani Allah’a giden aşkı işlemektedir Babalar Oğulları Öldürür “Ölümün soğukluğunu ensede hissederek yaşamak Bir cesedin nefes alması gibidir.” Tarih tekerrürden ibarettir. Bir baba oğlunu hangi sebeple öldürebilir ki? İnsanın kendi ciğerinden olan bir parçaya katletmesini gerektirecek kadar ne olmuş olabilir ki? Tarih tekerrürden ibarettir. 1930’lardan başlayıp 2015’e kadar devam eden kırsal alandaki hayatların doğasından kopup; büyük şehirlerin taşrasında fakir ve orta sınıf olarak devam eden insanların hayatlarını konu alan “Babalar Oğulları Öldürür” romanı, natüralist, soya çekim tarzıyla okuyucunun karşısına, öyküsel anlatımıyla çıkmaktadır. Küçük yaşamlardan çıkan hayatsal sorunların, farklı şehirlere göçü zorunlu hale getirmesiyle yeni hayatları konu almaktadır. Gerçek adaletin, gerçek sevdanın er ya da geç hakkına mutabık kalacak ve yaşam savaşının bir parçası olan haysiyet, şeref, namus kavramları olmadan; sosyal bir varlık olan insan ilişkilerinde hayatın değersiz olduğunu ve bu standartların aslında insanın maddiyatıyla ters orantılı olduğunu savunan yazar, Anadolu’nun küçük hayatlarının iniş çıkışlarını romanında anlatmaktadır. İhanet Kucağı 1890 yılındaki Yunan Savaşı sonrasında Anadolu’ya zorla getirilen bir ailenin Anadolu’da ötekileştirilmelerinden ötürü hayata tutunma dallarının kırılmasıyla topraklarına geri gitmeye çalışırken yaşadıkları zorlukları ve bu zorluklarla baş ederken ailelerinin zamanla nasıl dağıldığını anlatılmaktadır. Tarihin önemli olaylarının gölgesinde geçen İHANETİN KUCAĞI, kendi kategorisindeki kitaplardan farkı; aynı dönem yaşayan tarihi karakterleri karşı karşıya getirmekte ve bu karakterlerin konuşmalarına okuyucuyu şahit tutmaktadır. Okuya gerçekleşmiş bir olayı anlatırken, kimin doğru ya da kimin yanlış olduğu kararını da okuyucunun mahkemesine bırakmaktadır. Yazarın böyle davranması, okuyucuya kendi muhakemesinin özgür olduğunu güvenini vermektedir. Böylece hayat standartlarında karşılaştıkları olaylarda kendi kararlarını verebilme özgürlüğünün yanında kendilerine sunulan her bilginin bir muhakemeden geçmesi gerekliliğini de aşılamış olmaktadır. İhanet Kucağı’nda iletişim sade, anlaşılır bir üslupla sağlandığı ve tasvirlerle derinleştiği gözlemlenmiştir. Postmodern edebiyatın unsurlarından olan eklektik yapı, metinlerarasılık ve patchwork kavramlarını kullanılmış olması sebebiyle eser postmodern roman türündedir. "...Bunu fırsat bilen Agâh Efendi, bu kimsesiz kız çocuğa sahip çıkacağını beyan ederek onu kendi konağına götüreceğini söyledi. Bu adama güvenmişti kimsesiz bu yavrucak ancak konağa varır varmaz Agâh’tan ilk tacizini landon arabasından inmeden görünce, başına neler gelebileceğini tahmin etmekte zorlanmadı. Sol göğsünden tutan Agâh’ın eli bir mengene gibiydi. Hayatında hiç unutmayacağı bir acı yaşamıştı genç kızlığa adımını atan bu sahipsiz yavrucak. Bu sahne her aklına geldiğinde, önce Agâh’ın iğrenç yüzü gözlerinin önünde beliriyor sonra da sol göğsüne uzanan elini memesinde hissediyor ve ardından sol memesinden göğsüne iğneler batıyordu âdeta. Kendisinde bu hal her oluştuğunda Agâh’tan intikam almaya yemin etmekten kendisini alamıyordu. Bu genç kız Zarafet Hanım’dan başkası değil, ta kendisiydi..." (s. 93-94) "...Matmazel yaptı diyemeden, acı içinde işkence gören birinin bayılırken çıkardığı fısıltılı soluklarla son nefesini verdi. Ali, ayağa kalktı ve kendisini kurtaran, tek el silah sesinin geldiği tarafı kontrol etti. Herhangi bir tuzağın kokusunu almayınca emin adımlarla sesin geldiği tarafa doğru yürüdü, yaklaşınca ateş eden kişinin kaçtığını kırık dökük eşyalara çarpıp gürültü çıkarmasından anladı. Bu kişiyi elinden kaçırdığını anlayınca; geri Matmazel’in yanına gelip başını dizinin üzerine koyup kucakladı. Matmazel’in yüzünü az daha seyretti. Sonra kucaklayıp dışarıda durdurduğu arabasına götürdü. Deponun kapısından dışarıya bakıp dışarının tekin olup olmadığını kontrol etti. Burnuna herhangi olumsuz bir şeyin kokusunun olmadığının kanısına varınca arabasına doğru hareket etti; ancak arabası yerinde yoktu. Arabayı Malik’in kaçırıp başka bir yere götürdüğü aklından geçti..." (s.154) Zel, Agit ve Rauf üçgeninde yaşanan bir aşk hikâyesi... Aşkın önüne set kurmuş töre ve gelenekler... Geleneksel motiflerin etkisinin hâkim olduğu bu roman okuyucuya yepyeni bir kapı aralıyor. Yeni bir serüvenin yanı sıra okuyucuya empati dünyasının kapılarını da aralayan bu eser, sizleri bambaşka bir aleme götürecek. Bu hikâyeyle yazar size görmediklerinizi gördürecek, tanımadıklarınıza sizi komşu yapacak... Aşkın ve samimiyetin saf halinin anlatıldığı bu kitabı tek solukta okuyacaksınız. Aşkın temiz halinin anlatıldığı bu maceraya hazır olun... Mustafa Kılıç, Gazeteci-Yazar Genç ve yetenekli bir yazar olan Bilal İkizaslan, "Babalar Oğulları öldürür" adlı eserinde insan duygularını ince hislerle belirtiliyor, herkesi düşünmeye zorlamakta. Edebi motiflerle birlikte, burada pek çok etnografik hususlar da vardır. Genç nesle ahlak normlarının aşılanmasında, onların bilinçlenmesinde büyük öneme sahiptir. Yazarın basit tarzı, net ve okunaklı dille kaleme aldığı bu eseri sadece kardeş Türkiye'de değil, Azerbaycan'da da kitle okuyucular kazanmasına açık. Yazın dünyasında, değerli Yazar Bilal İkizaslan’a yaratıcı çalışmalarında başarılar diliyorum.Doç.Dr.İlhame Memmedova / Azerbeycan Milli İlimler akademisi Bilal İkizaslan genç yaşta kendini kanıtlamış bir romancıdır. *Perdenin Arkasındakiler* adlı hikâye kitabıyla iyi bir çıkış yakalamış ve şiirsel üslubuyla, yer yer öyküsel öğelerle ilerleyen *Babalar Oğulları Öldürür* romanı, akıcılığıyla okuru içine hemen çekiyor. Aynı dünyayı paylaşan okucuya farklı bakış açısıyla karşı karşıya getiriyor. Cezmi Ersöz /Yazar