Engin Geçtan, insan olmanın ikilemini şöyle anlatır: "Çağdaş toplumlar kendine özgü bir olguyu da birlikte getirmiştir. İnsan eskisinden çok daha fazla sayıda insanla, çok daha kısa süreli, daha yüzeysel ilişkiler kurma eğilimindedir. Bu, soğuk bir günde karşılaşan bir grup kirpinin öyküsüne benzer. Kirpiler ısınabilmek için birbirlerine sokulurlar, ama dikenleri birbirine batar. Birbirlerinden ayrıldıklarındaysa soğuktan rahatsız olurlar. İleri geri hareket ederek sonunda dikenlerini batırmadan birbirlerini ısıtabilecekleri en uygun uzaklığı bulurlar."
Yazarımız insanı oluşturan her bir yapıyı titizlikle incelemiş ve kendi içimizde parçacıklara ayrılmış halimizin her birine değinmiştir. Nasıl ki bir bilim adamı canlıyı oluşturan maddeleri açıklıyorsa, Geçtan da bizi diğer canlılardan ayıran, insan yapan duygularımızı ve davranışlarımızı bizlere göstermiştir. İnsan Olmak kitabı, bizlere ayna tutan, içimizdeki soyut durumları aydınlatan bir eser diyebiliriz. Ele aldığı her bir başlıkta kişinin derinliklerini su yüzüne çıkartan ve bunu yaparken de oldukça akıcı ve anlaşılır bir şekilde anlatan bir kitap. Bana göre bu kitap insanın kendisiyle yüzleşmesinde rol alabilecek türde. Bu kitabı okuyan kişi kendine yeni pencereler açıp kendiyle ve çevresiyle yüzleşebilir. Tekrar tekrar okunası bir kitap.
“İnsan, varolduğu günden bu yana sürekli olarak, içinde yaşadığı dünyayı ve evreni tanımaya ve anlamaya çalışmış, ancak bu çabası içinde en az tanıyabildiği varlık yine kendisi olmuştur.”