İslami Tebliğin Mekke Dönemi ve İşkence Sözleri ve Alıntıları
İslami Tebliğin Mekke Dönemi ve İşkence sözleri ve alıntılarını, İslami Tebliğin Mekke Dönemi ve İşkence kitap alıntılarını, İslami Tebliğin Mekke Dönemi ve İşkence en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Görüldüğü gibi imân, inkâr etmekle başlıyor. Başka deyişle, bir insan neyi inkâr ettiğini bilmiyorsa, neyi tasdik edip, ona bağlanacağını, ona imân edeceğini bilemez.
Çevremizde bu kadar İslam düşmanı varken; ma'ruf un kendilerine tebliği gereken milyonlarca insan, kulaklarını açmış bekliyorken ve hele her tarafı münker sarmış, bunun nehyedilmesi de gerekiyorken, köşeye çekilip tesbih çekmenin manası yoktur artık..
Kalkın, tebliğe çıkın!.
HUCURAT SURESİ 1-3 AYET:"Ey inananlar! Allah'ın ve Peygamber'in önüne geçmeyin; Allah'tan sakının; doğrusu Allah işitir ve bilir. Ey inananlar! seslerinizi, Peygamber' in sesini bastıracak şekilde yükseltmeyin. Birbirinize bağırdığınız gibi, onunla da bağırarak konuşmayın ki, amelleriniz boşuna gitmesin. Seslerinizi Peygamberin yanında kısan kimseler, Allah'ın gönüllerini takva ile imtihan ettiği kimselerdir. Onlara mağfiret ve büyük ecir vardır.
NUR SURESİ 63. AYET: "Peygamberi, kendi aranızda birbirinizi çağırdığınız gibi çağırmayın! Bunlar Kuran ayetleri ve bu memleketin değerleriyle akademik ünvana sahip olmuş bir kişi, bu tür söylevlerin tanrıdan geldiğine inanıyor ve yoksul halkı bu yönde bilgilendirmeye çalışıyor. Muhammed'in ortaya attığı tanrı modelini özel sekreteri gibi günlük çıkarları doğrultusunda kullandığını düşünemiyor. Eğer bir tanrı kabul etsek bile Allah adlı tanrının Orta Çağ köleci erkeğinin tanrı modeli olduğunu düşünemiyor. Akademik ünvana sahip bu kişilerin olduğu toplumlarda, toplumun yaşamı anlamlı ve değerli yapacak değerler üretmesi mümkün mü?
Bir davanın lider veya ideologları, davaları uğruna, işlerinden ve yaşamlarından vazgeçmiyorlarsa, bunlar ya davalarıyla beraber çürüyüp gitmişler veya sonunda, teslim olmuşlardır. Bunlar, dava adamı değil, sansasyon kuklalarıdırlar.
İman ve hicret, cihada hazırlık devreleridir. Bu iki devre, Müslüman insanının inşası devreleridir. Bu iki devre, cihat devresine asker hazırlama devresidir. Bu iki devre, imanın tedricen kılıçlaşma devresidir. Tüm potansiyelin enerjiye dönüşmesi safhasıdır.
Dava, kendisine feda olunan idealdir. Ne var ki davanın meşruiyeti, kişisel arzu ve isteklere bağlı olmaktan değil, ilâhi olmaktan kaynaklanmalıdır.
...
O halde bile bile ölüme gitme, sadece Allah için, yâni O'nun koyduğu kanunlar için olmak gerekir.
...
Zaten dünyamızın çeşitli yörelerinde milyonlarca insanın kanının akmasına sebebiyet veren âmiller, bu uyduruk, sömürücülerin menfaatleri üzerine bina edilmiş beşeri dava(!)lar değil midir?
Necaşi öfkelenerek şöyle dedi: ''Asla! Vallahi ben bunları onlara teslim etmem. Bana iltica eden insanlara, bunların anlattıklarının doğru olup olmadığını sormadan onları teslim etmem. Anlatılanlar doğru ise teslim ederim, değilse; onları korur, onlara en güzel muameleyi yaparım.''
"İnsan, kendisini zengin olmuş görünce muhakkak azar!" (Alak Suresi)
İnsan zenginleştikçe ve zenginliğini Allah yolunda harcamayınca, yâni kapitalistleştikçe, onun Allah'a karşı olan taşkınlığı, isyanı, kibri fazlalaşır. Kendini öyle büyük görür ki, Allah'a karşı "baği" (isyankar( olur.