Ve ben, yapayalnız, bu ağır gecenin şiddeti altında, günün bu yavaş ve görkemli doğuşu karşısında, kalbimde genç, yenilmez bir gücün, sonsuz bir umudun doğduğunu hissettim.
Dostlar, nihayet gün ağarıyordu...
Yoksulum, yalnız yaşamak zorundayım. Gururum basit tesellilerden acı çekebilir ancak elim sadece kendine denk elleri sıkmak istiyor. Dünyayı tanımıyorum ama sefalet o kadar soğuk ki, çevresindeki kalpleri buza çeviriyor ve kötülüğün kardeşi olarak soylu olduğunda, bu sefaletin çekingen ve utangaç olduğu hissine kapılıyorum. Alnım açık, başım dik ve onu indirmeyi düşünmüyorum.
Suskun kalamıyorum., kendimi kandırmayı beceremiyorum. Çözüm yolu olarak acımı saklamaya çalışıyor, unutmak umuduyla, yaram yokmuş gibi yapıyorum. Kimi zaman, hayata inandığımızda, ölümü kökünden yok ediyoruz.
Hiç sevilmezdim çünkü beni tanımıyorlardı ve kendimi tanıtmaktan kaçıyordum. Bugün bende artık kin yok, şimdi anlıyorum ki ben, kendimi paralamak için doğmuşum.
Ne aynı bedene, ne de aynı kalbe sahip olduğumuzu biliyorum. Benden farklı yaşıyor ve düşünüyorsunuz, ama benim gibi seviyorsunuz. İşte burada dostluğumuz.